16 Şubat 2012 Perşembe

U-HARFİ

U


u’cûbe (A.) [ اعجوبه ] acayip, şaşılacak şey.

ubûdiyyet (A.) [ عبودیت ] kulluk.

ubûr (A.) [ عبور ] geçiş.

ucb (A.) [ عجب ] kendini beğenme.

ûd (A.) [ 1 [ عود .öd ağacı. 2.ud.

ûdî (A.) [ عودی ] ud sanatçısı.

udûl (A.) [ عدول ] vazgeçme.

udûl etmek vazgeçmek.

ufuk (A.) [ افق ] ufuk.

ufûnet (A.) [ 1 [ عفونت .yangı. 2.kötü koku.

uhde (A.) [ عهده ] sorumluluk.

uhrâ (A.) [ اخری ] başka, diğer.

uhrevî (A.) [ اخروی ] ahiret ile ilgili.

uht (A.) [ اخت ] kızkardeş.

uhuvvet (A.) [ اخوت ] kardeşlik.

ukâb (A.) [ عقاب ] kartal.

ukalâ (A.) [ عقلا ] akıl sahipleri.

ukbâ (A.) [ عقبی ] ahiret.

ukde (A.) [ 1 [ عقده .düğüm. 2.gönül üzüntüsü. 3.sorun.

500

ukûbât (A.) [ عقوبات ] cezalar.

ukûbet (A.) [ عقوبت ] ceza.

ukûbet bulmak cezalandırılmak.

ukûd (A.) [ عقود ] akitler.

ukûl (A.) [ عقول ] akıllar.

ûlâ (A.) [ اولی ] ilk, birinci.

ulemâ (A.) [ علما ] bilginler.

ulûfe (A.) [ 1 [ علوفه .yem. 2.yeniçeri maaşı.

ulûhiyyet (A.) [ الوهيت ] tanrılık.

ulûm (A.) [ علوم ] ilimler.

ûlülazm (A.) [ اولو العظم ] büyük peygamber.

ûlülebsâr (A.) [ اولو الابصار ] görüş sahipleri.

ûlülemr (A.) [ اولو الامر ] padişah.

ulüvv (A.) [ علو ] yücelik.

ulvî (A.) [ علوی ] yüce.

ulyâ (A.) [ 1 [ عليا .çok yüce. 2.yukarı, üst.

umde (A.) [ 1 [ عمده .dayanak. 2.ilke, prensip.

umk (A.) [ عمق ] derinlik.

ummâl (A.) [ 1 [ عمال .görevliler. 2.yöneticiler.

ummân (A.) [ عمان ] okyanus.

umran (A.) [ عمران ] bayındırlık.

umûm (A.) [ 1 [ عموم .genel. 2.halk. 3.tüm.

umûmen (A.) [ عموما ] genellikle.

501

umûmhâne (A.-F.) [ عموم خانه ] genelev.

umûmî (A.) [ عمومی ] genel.

umûmîleşmek genelleşmek.

umûmiyyet (A.) [ عموميت ] genellik.

umûmiyyetle (A.-T.) genellikle.

umûr (A.) [ امور ] işler.

unf (A.) [ عنف ] sertlik, katılık, şiddet.

unfen (A.) [ عنفا ] sertçe, şiddet kullanarak, kabalıkla.

unfuvân (A.) [ عنفوان ] gençlik ödnemi.

unmûzec (A.) [ انموذج ] örnek.

unnâb (A.) [ عناب ] hünnap.

unsur (A.) [ 1 [ عنصر .eleman.madde. 2.topluluk.

urefâ (A.) [ عرفا ] arifler.

urûc (A.) [ عروج ] yükselme, göklere ağma.

urûc etmek yükselmek, göklere ağmak.

urûk (A.) [ 1 [ عروق .damarlar. 2.ırklar.

urve (A.) [ عروه ] kulp.

uryân (A.) [ عریان ] çıplak, üryan.

usâre (A.) [ عصاره ] özsuyu.

usr (A.) [ عسر ] güçlük.

usret (A.) [ عسرت ] güçlük, sıkıntı, zorluk.

ustûre (A.) [ اسطوره ] efsane, mitoloji.

ustûrevî (A.) [ اسطوروی ] efsanevî, mitolojik.

502

usûl (A.) [ 1 [ اصول .asıllar. 2.yöntem, yol yordam, metod.

usûlî (A.) [ اصولی ] metodik.

uşşâk (A.) [ عشاق ] aşıklar.

utrûş (A.) [ اطروش ] sağır.

utûfet (A.) [ عطوفت ] şefkat.

uyûb (A.) [ عيوب ] kusurlar.

uyûn (A.) [ عيون ] gözler.

uzlet (A.) [ عزلت ] köşesine çekilme.

uzletgâh (A.-F.) [ عزلتگاه ] inziva yeri.

uzletgüzin (A.-F.) [ عزلت گزین ] köşesine çekilen, münzevi.

uzletgüzin olmak köşesine çekilmek.

uzmâ (A.) [ عظمی ] büyük, çok büyük.

uzûbet (A.) [ 1 [ عذوبت .tatlılık. 2.şirinlik, alımlılık.

uzûbet (A.) [ عزوبت ] bekarlık.

uzv (A.) [ 1 [ عضو .organ. 2.üye.

uzvî (A.) [ عضوی ] organik.

uzviyye (A.) [ عضویه ] canlı, organik.

uzviyyet (A.) [ عضویت ] canlı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder