17 Şubat 2012 Cuma

C-HARFİ

C


câ (F.) [ 1 [جا .yer. 2.mevki. 3.makam.

ca’l (A.) [ جعل ] yapma.

ca’lî (A.) [ 1 [جعلی .yapma, uydurma. 2.sahte.

câbecâ (F.) [ جابجا ] yer yer.

câbir (A.) [ جابر ] zorlayıcı.

câdde (A.) [ جاده ] ana yol, cadde.

câdû (F.) [ 1 [جادو .büyücü. 2.cadı.

câdûger (F.) [ جادوگر ] büyücü.

câh (F.) [ جاه ] makam, mevki.

câhid (A.) [ جاهد ] çalışıp çabalayan.

câhil (A.) [ جاهل ] bilgisiz.

câhilâne (A.-F.) [ جاهلانه ] cahilce.

câiz (A.) [ جائز ] uygun.

câize (A.) [ جائزه ] ödül.

câlib (A.) [ جالب ] ilginç, çekici.

câlib -i dikkat [ جالب دقت ]dikkat çekici.

câm (F.) [ 1 [جام .kadeh. 2.şişe. 3.cam.

câme (F.) [ جامه ] giysi.

67

câmedân (F.) [ جامه دان ] gardrop.

câmegî (F.) [ 1 [جامگی .giysi parası. 2.hizmetçi.

câmekan (F.) [ جامکان ] hamamda soyunma odası.

câmekan (F.-A.) [ 1 [جامکان .camlı bölme. 2.vitrin.

câmeşûy (F.) [ جامه شوی ] çamaşırcı.

câmi’ (A.) [ 1 [جامع .toplayan. 2.cami.

câmia (A.) [ جامعه ] topluluk.

câmid (A.) [ 1 [جامد .cansız. 2.donuk.

câmûs (A.) [ جاموس ] manda, camız.

cân (F.) [ 1 [جان .ruh. 2.can. 3.sevgili.

cânâ (F.) [ جانا ] sevgilim, ey sevgili.

cânân (F.) [ جانان ] sevgili.

cânâne (F.) [ جانانه ] sevgili.

cânbâz (F.) [ 1 [جانباز .canını hiçe sayan. 2.fedai. 3.cambaz.

cândâr (F.) [ 1 [جاندار .canlı. 2.koruyucu.

canefşân (F.) [ جان افشان ] canını hiçe sayan, fedai.

cânefzâ (F.) [ جان افزا ] cana can katan.

cânfersâ (F.) [ جان فرسا ] ömür törpüsü, yürek tüketen.

cânfeşân (F.) [ جان فشان ] canını hiçe sayan, fedai.

cânfezâ (F.) [ جان فزا ] cana can katan.

cângüdâz (F.) [ جان گداز ] yürek yakan.

canhıraş (F.) [ جان خراش ] yürek paralayan.

cânib (A.) [ جانب ] taraf.

68

cânişin (F.) [ جانشين ] halef, birinin yerine oturan.

cânnisâr (F.-A.) [ جان نثار ] canını feda eden.

cânsipâr (F.) [ جان سپار ] canını feda eden.

cânsiperâne (F.) [ جان سپرانه ] canını feda edercesine.

cânsitân (F.) [ جان ستان ] can alan.

cânver (F.) [ 1 [جان ور .canlı. 2.canavar.

câr (A.) [ جار ] komşu.

cârî (A.) [ جارِ ] geçerli, yürürlükte.

câriha (A.) [ 1 [جارحه .yırtıcı kuş. 2.yırtıcı hayvan.

câriye (A.) [ جاریه ] halayık.

cârû (F.) [ جارو ] süpürge.

cârûb (F.) [ جاروب ] süpürge.

câsûsî (A.-F.) [ جاسوسی ] casusluk, ajanlık.

câvid (F.) [ جاود ] kalıcı, sonsuz, ebedi.

câvidân (F.) [ جاودان ] kalıcı, sonsuz, ebedi.

cây (F.) [ جای ] yer.

câygâh (F.) [ 1 [جایگاه .yer. 2.makam.

câyi’ (A.) [ جایع ] aç.

câynişîn (F.) [ جاینشين ] birinin yerine geçen, halef.

câzib (A.) [ 1 [جاذب .ilginç. 2.çekici.

câzibe (A.) [ جاذبه ] çekicilik.

cazibedar (A.-F.) [ جاذبه دار ] çekici, cazibeli.

câzibiyyet (A.) [ جاذبيت ] çekicilik.

69

cebâbire (A.) [ جبابره ] zorbalar.

cebânet (A.) [ جبانت ] korkaklık.

cebbâr (A.) [ 1 [جبار .zorba. 2.güçlü. 3.Tanrı. 4.tuttuğunu koparan, becerikli.

cebbârî (A.-F.) [ 1 [جباری .zorbalık. 2.beceriklilik, tuttuğunu koparma.

cebel (A.) [ جبل ] dağ.

cebhe (A.) [ 1 [جبهه .cephe. 2.alın. 3.yüz.

cebîn (A.) [ جبين ] korkak.

cebr (A.) [ 1 [جبر .zorlama. 2.cebir.

cebr etmek zorlamak.

cebren (A.) [ جبرا ] zorla.

cebrî (A.) [ جبری ] zoraki, zorla.

cedâvil (A.) [ جداول ] cetveller, çizelgeler.

cedd (A.) [ جد ] ata.

cedel (A.) [ 1 [جدل .tartışma. 2.mücadele.

cedelî (A.) [ جدلی ] tartışmaya dayalı, münakaşa üstüne oturmuş.

cedî (A.) [ 1 [جدی .oğlak. 2.oğlak burcu.

cedîd (A.) [ جدید ] yeni.

cedîde (A.) [ جدیده ] yeni.

cedvel (A.) [ 1 [جدول .cetvel. 2.çizelge.

cefâ (A.) [ جفا ] üzme, eziyet etme.

cefâ çekmek cefaya katlanan, üzülen.

cefâcû (A.-F.) [ جفاجو ] üzen, cefa eden.

cefâdîde (A.-F.) [ جفادیده ] üzülmüş, cefa çekmiş.

70

cefâkâr (A.-F.) [ 1 [جفاکار .cefa eden, üzen. 2.cefa çeken, üzülen.

cefâkârî (A.-F.) [ 1 [جفاکاری .cefa etme, üzme. 2.cefa çekme.

cefâkeş (A.-F.) [ جفاکش ] üzülen, cefa çeken, eziyete katlanan.

cefâpîşe (A.-F.) [ 1 [جفاپيشه .üzmeyi huy edinmiş, cefa eden. 2.aşığını üzen

sevgili.

cefcâf (F.) [ 1 [جفجاف .hoppa kadın. 2.orospu.

ceffelkalem (A.) [ جف القلم ] çalakalem.

cefr (A.) [ جفر ] gaipten haber veren bilim.

cehâlet (A.) [ جهالت ] cahillik, bilgisizlik.

cehd (A.) [ جهد ] çalışma, çabalama.

cehd etmek çalışıp çabalamak.

cehele (A.) [ جهله ] cahiller.

cehennemî (A.-F.) [ 1 [جهنمی .cehennemlik. 2.cehennem gibi sıcak.

cehl (A.) [ جهل ] cahillik, bilgisizlik.

cehren (A.) [ جهرا ] açıkça.

celâdet (A.) [ جلادت ] yiğitlik.

celâl (A.) [ جلال ] ululuk.

celb (A.) [ جلب ] kendine çekme.

celb edilmek 1.kendine çekilmek. 2.yazı ile çağırılmak.

celb etmek 1.kendine çekmek. 2.yazı ile çağırmak.

celbnâme (A.-F.) [ جلب نامه ] çağırı mektubu.

celeb (A.) [ جلب ] sığır tüccarı.

celesât (A.) [ جلسات ] oturumlar.

71

celîl (A.) [ جليل ] ulu.

celîs (A.) [ جليس ] arkadaş.

cellâd (A.) [ جلاد ] cellat.

cellâdî (A.-F.) [ جلادی ] cellatlık.

celse (A.) [ جلسه ] oturum.

cem’ (A.) [ 1 [جمع .toplama. 2.çoğul.

cem’ edilmek toplanılmak.

cem’ etmek toplamak, derlemek, bir araya getirmek.

cem’an (A.) [ جمعا ] toplam.

cem’iyyât (A.) [ جمعيات ] cemiyetler, dernekler.

cem’iyyet (A.) [ 1 [جمعيت .cemiyet, dernek. 2.topluluk.

cem’iyyet -i akvâm [ جمعيت اقوام ]Birleşmiş Milletler.

cemâat (A.) [ 1 [جماعت .topluluk. 2.camide ibadet edenler.

cemâd (A.) [ جماد ] cansız varlık.

cemâdât (A.) [ جمادات ] cansız varlıklar.

cemâhîr (A.) [ جماهير ] cumhuriyetler.

cemâl (A.) [ جمال ] yüz güzelliği.

cemel (A.) [ جمل ] deve.

cemî’ (A.) [ جميع ] tümü.

cemî’an (A.) [ جميعا ] tümüyle.

cemil (A.) [ 1 [جميل .güzel. 2.yüzü güzel.

cemîle (A.) [ جميله ] iyilik.

cemiyet (A.) [ جمعيت ] topluluk, toplum.

72

cemm (A.) [ جم ] kalabalık.

cenâb (A.) [ جناب ] hazret.

cenâbet (A.) [ 1 [جنابت .pis, murdar. 2.cünüplük hali.

cenâh (A.) [ جناح ] kanat.

cenb (A.) [ جنب ] taraf.

cendere (A.) [ 1 [جندره .pres. 2.basınç, baskı. 3.oklava.

ceng (F.) [ جنگ ] savaş.

ceng etmek 1.savaşmak. 2.dövüşmek.

cengâver (F.) [ جنگاور ] savaşçı.

cengâverî (F.) [ جنگاوری ] savaşçılık.

cengcû (F.) [ 1 [جنگجو .savaşçı. 2.kavgacı.

cengel (F.) [ جنگل ] orman.

cennât (A.) [ 1 [جنات .cennetler. 2.bahçeler.

cennet (A.) [ 1 [جنت .cennet. 2.bahçe.

cennet -i a’lâ [ جنت اعلی ] cennet.

cennetmekân (A.) [ جنت مکان ] mekanı cennet olan.

cenûb (A.) [ جنوب ] güney.

cenûb -i garb [ جنوب غرب ] güneybatı.

cenûb -i garbî [ جنوب غربی ] güneybatı.

cenûb -i şark [ جنوب شرق ] güneydoğu.

cenûb -i şarkî [ جنوب شرقی ] güneydoğu.

cenûbî (A.) [ جنوبی ] güneye ait.

cerâd (A.) [ جراد ] çekirge.

73

cerâhat (A.) [ جراحت ] yara.

cerâid (A.) [ جرائد ] gazeteler.

cerâim (A.) [ جرائم ] suçlar.

cerbeze (A.) [ جربزه ] beceriklilik.

ceres (A.) [ 1 [جرس .çan. 2.çıngırak.

cereyân (A.) [ 1 [جریان .akış. 2.oluş. 3.akım.

cereyân etmek olmak, gerçekleşmek.

cerge (F.) [ جرگه ] küme.

cerh (A.) [ 1 [جرح .yaralama. 2.çürütme.

cerh edilmek 1.yaralanmak. 2.çürütülmek.

cerh etmek 1.yaralamak. 2.çürütmek.

cerîde (A.) [ 1 [جریده .gazete. 2.tutanak.

cerîha (A.) [ جریحه ] yara.

cerîme (A.) [ 1 [جریمه .suç. 2.para cezası, cereme. 3.ceza ödeme.

cerrâh (A.) [ جراح ] operatör.

cerrâhî (A.) [ جراحی ] operatörlük.

cesâmet (A.) [ جسامت ] irilik.

cesâret (A.) [ جسارت ] cesurluk.

cesîm (A.) [ جسيم ] iri, büyük.

cesîmülcüsse (A.) [ جسيم الجثه ] iri yapılı, iriyarı.

cesûr (A.) [ جسور ] cesaret sahibi.

cev (F.) [ جو ] arpa.

cevâb (A.) [ 1 [جواب .yanıt. 2.karşılık.

74

cevâben (A.) [ جوابا ] yanıt olarak.

cevâd (A.) [ جواد ] cömert.

cevâhir (A.) [ 1 [جواهر .mücevherler. 2.mücevher.

cevâmi’ (A.) [ جوامع ] camiler.

cevâmid (A.) [ جوامد ] cansız varlıklar.

cevâmîs (A.) [ جواميس ] mandalar.

cevân (F.) [ جوان ] genç.

cevânib (A.) [ جوانب ] yanlar, yönler.

cevârî (A.) [ جواری ] halayıklar.

cevâz (A.) [ جواز ] izin, uygun verme.

cevâz vermek uygun vermek, olur vermek, müsaade etmek.

cevdet (A.) [ 1 [جودت iyilik. 2.olgunluk. 3.tazelik.

cevelân (A.) [ جولان ] dolaşma, gezinti.

cevelân etmek 1.dolaşmak, akmak. 2.gezinmek.

cevelângâh (A.-F.) [ 1 [جولانگاه .gezinti yeri, mesire yeri. 2.dolaşım yeri.

cevf (A.) [ جوف ] boşluk.

cevher (A.) [ 1 [جوهر .mücevher. 2.öz. 3.elmas.

cevherfürûş (A.-F.) [ جوهرفروش ] mücevherci.

cevherî (A.) [ 1 [جوهری .mücevherle ilgili. 2.mücevherli. 3.öz ile ilgili.

cevîn (F.) [ جوین ] arpadan yapılmış.

cevir (A.) [ جور ] haksızlık, üzülme, üzme, zulüm.

cevir çekmek acı çekmek, zulüm görmek.

cevr (A.) [ جور ] haksızlık, üzme, üzülme, zulüm.

75

cevr etmek haksızlık etmek, üzmek, acı çektirmek.

cevşen (F.) [ جوشن ] zırhlı giysi.

cevv (A.) [ 1 [جو .hava. 2.boşluk.

cevvâl (A.) [ جوال ] çok hareketli, koşan.

cevvî (A.) [ جوی ] hava ile ilgili.

cevzâ (A.) [ جوزاء ] ikizler burcu.

ceyb (A.) [ جيب ] cep.

ceyş (A.) [ جيس ] asker.

ceyyid (A.) [ جيد ] iyi, güzel.

cezâ (A.) [ 1 [جزاء .karşılık. 2.ceza.

cezâir (A.) [ جزائر ] adalar.

cezâlet (A.) [ جزالت ] akıcılık, düzgünlük.

cezb (A.) [ جذب ] kendine çekme.

cezb edilmek kendine çekilmek.

cezb etmek kendine çekmek.

cezbe (A.) [ 1 [جذبه .coşku. 2.kendinden geçiş.

cezer (A.) [ جزر ] havuç.

cezîre (A.) [ جزیره ] ada.

cezm (A.) [ جزم ] kesin karar.

cezm etmek kesin karar vermek, kesin olarak niyetlenmek.

cezzâb (A.) [ جذاب ] çekici, cazibeli.

cibâl (A.) [ جبال ] dağlar.

cibillet (A.) [ جبلت ] karakter, yaratılış.

76

cibilliyet (A.) [ جبليت ] karakter, yaratılış.

cibilliyetsiz (A.-T.) [ جبلتسز ] karaktersiz, kötü yaratılışlı.

cidâl (A.) [ جدال ] mücadele.

cidâlcû (A.-F.) [ جدال جو ] mücadeleci.

cidâr (A.) [ 1 [جدار .duvar. 2.zar.

cidden (A.) [ جدا ] ciddi olarak.

ciddî (A.) [ 1 [جدی .ağırbaşlı. 2.önemli.

ciddiyyet (A.) [ 1 [جدیت .ciddilik. 2.ağırbaşlılık.

cîfe (A.) [ جيفه ] leş.

ciger (F.) [ جگر ] ciğer.

cigergûşe (F.) [ 1 [جگرگوشه .ciğerköşe, evlat. 2.sevgili.

cigerpâre (F.) [ 1 [جگرپاره .ciğer parçası. 2.evlat.

cigersûz (F.) [ جگرسوز ] yürek yakan.

cihâd (A.) [ جهاد ] din uğrunda savaş.

cihâd etmek din uğrunda savaşmak.

cihân (F.) [ 1 [جهان .dünya. 2.âlem.

cihânâferîn (F.) [ جهان آفرین ] dünyayı yaratan, Tanrı.

cihandar (F.) [ جهاندار ] büyük hükümdar, imparator.

cihandîde (F.) [ جخان دیده ] görmüş geçirmiş.

cihangîr (F.) [ جهانگير ] büyük hükümdar, imparator.

cihangîrî (F.) [ جهانگيری ] büyük hükümdarlık, imparatorluk.

cihângüşâ (F.) [ جهانگشا ] dünyayı feth eden, fatih hükümdar.

cihânî (F.) [ 1 [جهانی .dünya ile ilgili. 2.insan.

77

cihannüma (F.) [ 1 [جهان نما .dünya atlası. 2.taraça.

cihâr (F.) [ چهار ] dört.

cihâren (A.) [ جهارا ] açıkça.

cihât (A.) [ 1 [جهات .yönler. 2.sebepler. 3.yerler.

cihâz (A.) [ 1 [جهاز .çeyiz. 2.aygıt. 3.sistem.

cihet (A.) [ 1 [جهت .yön, taraf. 2.bakım, nokta. 3.sebep.

cilâ (A.) [ 1 [جلاء .parlaklık. 2.cila.

cilâdar (A.-F.) [ جلادار ] cilalı.

cild (A.) [ 1 [جلد .deri, cilt. 2.kitap.

cilve (A.) [ 1 [جلوه .görünme. 2.kırıtma.

cilvegâh (A.-F.) [ جلوه گاه ] görünme yeri.

cilvegâh olmak yatak teşkil etmek, yurt olmak.

cilveger (A.-F.) [ 1 [جلوه گر .görünen. 2.kırıtan.

cilvesâz (A.-F.) [ جلوه ساز ] kırıtan, cilve yapan.

cimâ’ (A.) [ جماع ] cinsel ilişki.

cimâ’ etmek cinsel ilişkide bulunmak.

cinâ’î (A.) [ جنائی ] cinayetle ilgili.

cinân (A.) [ 1 [جنان .cennetler. 2.bahçeler.

cinayetkâr (A.-F.) [ جنایتکار ] câni, cinayet işleyen.

cinâze (A.) [ جنازه ] tabut.

cindar (A.-F.) [ جندار ] cinci, afsuncu.

cindarlık (A.-F.-T.) cincilik, afsunculuk, muskacılık.

cinnet (A.) [ جنت ] çıldırma.

78

cins (A.) [ 1 [جنس .tür. 2.soy.

cinsî (A.) [ جنسی ] cinsel.

cirm (A.) [ جرم ] cismin kapladığı yer, hacim.

cism (A.) [ 1 [جسم .cisim, madde. 2.vücut, beden.

cismânî (A.) [ 1 [جسمانی .cisim ile ilgili. 2.bedensel.

cismen (A.) [ جسما ] bedenen.

cisr (A.) [ جسر ] köprü.

civan (F.) [ جوان ] genç.

civânân (F.) [ جوانان ] gençler.

civanbaht (F.) [ جوان بخت ] talihli.

civânî (F.) [ جوانی ] gençlik.

civânmerd (F.) [ 1 [جوانمرد .cömert. 2.soylu.

civâr (A.) [ جوار ] yakın çevre.

cîve (F.) [ جيوه ] cıva.

cizye (A.) [ جزیه ] gayrimüslim vergisi.

cû (F.) [ 1 [جو .arayan. 2.arama.

cû (F.) [ جو ] çay, ırmak.

cû’ (A.) [ جوش ] açlık.

cûce (F.) [ جوجه ] civciv.

cûd (A.) [ جود ] cömertlik.

cuğd (A.) [ جغد ] baykuş.

cûlâh (F.) [ 1 [جولاه .dokumacı. 2.çulha.

cum’a (A.) [ جمعه ] cuma.

79

cumhûr (A.) [ 1 [جمهور .halk. 2.kalabalık.

cumhûrî (A.) [ جمهوری ] cumhuriyetle ilgili.

cumhûriyyet (A.) [ جمهوریت ] cumhuriyet.

cûş (F.) [ 1 [جوش .coşku. 2.kaynama.

cûş eylemek coşmak, coşup taşmak.

cûşâcûş (F.) [ جوشاجوش ] coşkun, coşkulu.

cûşân (F.) [ 1 [جوشان .coşan. 2.kaynayan.

cûşiş (F.) [ جوشش ] coşku.

cûy (F.) [ 1 [جوی .arayan. 2.arama.

cûy (F.) [ جوی ] çay, ırmak.

cûybâr (F.) [ جویبار ] ırmak.

cûyende (F.) [ جوینده ] arayan.

cübn (A.) [ جبن ] korkaklık.

cüdâ (F.) [ جدا ] ayrı.

cüda kalmak ayrı düşmek, uzak kalmak.

cüdâyî (F.) [ جدایی ] ayrılık.

cüdrân (A.) [ جدران ] duvarlar.

cüft (F.) [ جفت ] çift.

cüfte (F.) [ جفته ] çifte.

cühelâ (A.) [ جهلاء ] cahiller.

cühhâl (A.) [ جهال ] cahiller.

cüllâh (A.) [ جلاه ] dokumacı, çulhacı.

cülûs (A.) [ 1 [جلوس .oturma. 2.tahta geçme.

80

cülûs etmek tahta geçmek.

cülûsiyye (A.) [ 1 [جلوسيه .tahta çıkan hükümdarın dağıttığı bahşiş. 2.tahta çıkan

hükümdar için yazılan şiir.

cümcüme (A.) [ جمجمه ] kafatası.

cümel (A.) [ جمل ] cümleler.

cümle (A.) [ 1 [جمله .bütün, tüm. 2.tümce.

cümleten (A.) [ جملة ] tümüyle

cümûd (A.) [ جمود ] donukluk.

cümûdiyye (A.) [ جمودیه ] buzul.

cünbân (F.) [ 1 [جنبان .sallayan. 2.sallanan.

cünbiş (F.) [ جنبش ] kıpırtı, hareket, sallanma.

cünd (A.) [ 1 [جند .asker. 2.ordu.

cündî (A.) [ جندی ] usta binici.

cündîlik (A.-T.) [ ] binicilik, at binme.

cünha (A.) [ جنحه ] küçük suç.

cünûd (A.) [ 1 [جنود .askerler. 2.ordular.

cürm (A.) [ جرم ] suç.

cürûf (A.) [ جروف ] maden atığı, maden posası.

cüsse (A.) [ جثه ] gövde, yapı.

cüstücû (F.) [ جست و جو ] arayış, arama.

cüvâl (F.) [ جوال ] çuval.

cüvân bk. civan.

cüz’ (A.) [ 1 [جزء .parça. 2.medrese alfabe kitabı.

81

cüz’î (A.) [ جزئی ] çok az.

cüz’iyyât (A.) [ جزئيات ] küçük şeyler, önemsiz şeyler.

cüzâm (A.) [ جذام ] cüzzam.

cüzdan (A.-F.) [ 1 [جزئدان .para çantası. 2.evrak çantası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder