16 Şubat 2012 Perşembe

P-HARFİ

P


pâ (F.) [ پا ] ayak.

pâbend (F.) [ پابند ] ayak bağı.

pâbercâ (F.) [ پابرجا ] yerinde, duran, ayakta duran.

pâberikâb (F.-A.) [ پابرکاب ] gitmek üzere, hareket etmek üzere.

pâbeste (F.) [ پابسته ] ayağı bağlı.

pâbirehne (F.) [ پابرهنه ] yalınayak.

pâbûsî (F.) [ پابوسی ] ayak öpme.

pâcâme (F.) [ پاجامه ] pijama.

pâçe (F.) [ پاچه ] paça.

pâdşâh (F.) [ پادشاه ] padişah.

pâdşâhî (F.) [ پادشاهی ] padişahlık.

pâdzehr (F.) [ پادزهر ] panzehir.

paha (F.) [ بها ]değer, kıymet.

pâk (F.) [ پاک ] temiz.

pâkbâz (F.) [ 1 [ پاکباز .fedai. 2.canını hiçe sayan aşık.

pâkdâmen (F.) [ پاک دامن ] iffetli.

pâkîze (F.) [ پاکيزه ] temiz.

paklanmak temizlenmek.

pâlân (F.) [ پالان ] semer, palan.

362

pâlânduz (F.) [ پالان دوز ] semerci.

pâmâl (F.) [ پامال ] ezilmek, çiğnenmek.

pâmâl olmak ezilmek, çiğnenmek, ayaklar altında kalmak.

pâpûş (F.) [ پاپوش ] pabuç.

paralamak parçalamak, parça parça etmek.

paralanmak parça parça olmak.

pârçe (F.) [ پارچه ] parça.

pâre (F.) [ پاره ] parça.

pâre pâre (F.) 1.parça parça. 2.paramparça.

pârelenmek parça parça olmak.

pars (F.) [ پارس ] İran, Pers ülkesi.

pars (F.) [ پارس ] panter.

pârsâ (F.) [ پارسا ] sofu.

pârsî (F.) [ پارسی ] farsça.

pâsban (F.) [ پاسبان ] bekçi, gece bekçisi.

pâş (F.) [ پاش ] saçan, serpen.

pây (F.) [ 1 [ پای .ayak. 2.dip.

pâyân (F.) [ پایان ] son.

pâyânsız (F.-T.) sonsuz, bitmez tükenmez, engin.

pâybend (F.) [ 1 [ پایبند .ayak bağı. 2.engel.

pâybûsî (F.) [ پایبوسی ] ayak öpme.

pâydâr (F.) [ پایدار ] kalıcı, sağlam, sürekli, devamlı.

pâye (F.) [ 1 [ پایه .rütbe, derece. 2.basamak.

363

pâyende (F.) [ 1 [ پاینده .kalıcı, sürekli. 2.payanda, destek.

pâyidar (F.) [ پایدار ] kalıcı, sağlam, sürekli, devamlı.

pâyin (F.) [ پایين ] aşağı.

pâyitaht (F.) [ پایتخت ] başkent.

pâyîz (F.) [ پایيز ] güz.

pâykûb (F.) [ پایکوب ] dans eden.

pâzâr (F.) [ 1 [ بازار .çarşı, pazar. 2.alışveriş.

pazar eylemek alışveriş yapmak.

peder (F.) [ پدر ] baba.

pederâne (F.) [ پدرانه ] babaca.

pederî (F.) [ 1 [ پدری .babalık. 2.babaya ait, baba tarafı.

pederşâhî (F.) [ پدرشاهی ] ataerkil.

pehlevân (F.) [ 1 [ پهلوان .yiğit. 2.pehlivan.

pehlivan bk. pehlevân.

pehlû (F.) [ پهلو ] böğür, yan.

pehn (F.) [ پهن ] geniş.

pehnâver (F.) [ 1 [ پهناور .engin. 2.geniş.

pejmürde (F.) [ 1 [ پژمرده .solgun. 2.dağınık. 3.yırtık.

pelas (F.) [ 1 [ پلاس .kilim. 2.çul.

peleng (F.) [ 1 [ پلنگ .leopar. 2.kaplan.

pelîd (F.) [ پليد ] kirli.

penah (F.) [ پناه ] sığınma.

penahgâh (F.) [ پناهگاه ] sığınacak yer, sığınak.

364

penâhî (F.) [ پناهی ] sığınma.

penbe (F.) [ 1 [ پناهی .pamuk. 2.pembe.

penc (F.) [ پنج ] beş.

pence (F.) [ پنجه ] pençe.

pencidü bk. pencüdü.

pencise bk. pencüse.

penciyek bk. pencüyek.

pencüdü (F.) [ پنج و دو ] beş ve iki.

pencüse (F.) [ پنج و سه ] beş ve üç.

pencüyek (F.) [ پنج و یک ] beş ve bir.

pençe (F.) [ پنجه ] pençe.

pend (F.) [ پند ] öğüt.

pendname (F.) [ پندنامه ] öğüt kitabı.

penîr (F.) [ پنير ] peynir.

per (F.) [ 1 [ پر .kanat. 2.kuşların iri tüyü, yelek.

perakende (F.) [ 1 [ پراکنده .dağınık. 2.toptan olmayan.

perçem (F.) [ 1 [ پرچم .kakül. 2.yele. 3.bayrak. 4.bayrak püskülü.

perdedar (F.) [ پرده دار ] kapı görevlisi.

perend (F.) [ پرند ] atlas.

perende (F.) [ 1 [ پرنده .kuş. 2.takla.

perest (F.) [ پرست ] tapan.

perestâr (F.) [ 1 [ پرستار .tapan. 2.besleme. 3.dalkavuk.

perestîde (F.) [ 1 [ پرستيده .tapınılan. 2.taparcasına sevilen, sevgili.


perestiş (F.) [ 1 [ پرستش .tapınma. 2.taparcasına sevme.

perestişgâh (F.) [ پرستش ] mabet, tapınak.

perestişkâr (F.) [ 1 [ پرستشکار .tapan. 2.taparcasına seven.

perestişkârâne (F.) [ پرستشکارانه ] taparcasına.

perestû (F.) [ پرستو ] kırlangıç.

pergâl (F.) [ پرگال ] pergel.

pergâr (F.) [ پرگار ] pergel.

perhizkâr (F.) [ پرهيزکار ] sakınan.

perîçihre (F.) [ 1 [ پری چهره .peri kadar güzel yüzlü.

perihan (F.) [ پری خان ] peri padişahı.

perîpeyker (F.) [ پری پيکر ] peri kadar güzel yüzlü.

perîşan (F.) [ 1 [ پریشان .dağınık. 2.kötü durumda, perişan.

perişan olmak darmadağın olmak.

perîşanhal (F.-A.) [ پریشان حال ] hali perişan olan.

perîveş (F.) [ پری وش ] peri gibi güzel.

perniyân (F.) [ پرنيان ] işlemeli atlas.

pertavsız (F.) büyüteç.

pertev (F.) [ پرتو ] ışık.

pertevsuz (F.) [ پرتوسوز ] büyüteç.

pervâ (F.) [ 1 [ پروا .çekinme. 2.korku.

pervâne (F.) [ 1 [ پروانه .pervane böceği. 2.fırıldak, pervane. 3.ulak.

pervâneveş (F.) [ پروانه وش ] pervane gibi.

pervâsız (F.-T.) [ 1 [ پرواسز .çekinmeyen. 2.korkmayan.

366

pervaz (F.) [ 1 [ پرواز .uçma. 2.saçak.

perver (F.) [ پرور ] yetiştiren, eğiten, büyüten, besleyen.

perverde etmek beslemek, gütmek.

perverdigâr (F.) [ پروردگار ] Tanrı.

pervin (F.) [ پروین ] Ülker, Süreyya.

pes (F.) [ پس ] arka.

pesend (F.) [ پسند ] beğenen.

pesendîde (F.) [ پسندیده ] beğenilmiş, makbul.

pesmânde (F.) [ پس مانده ] arta kalan.

peszinde (F.) [ پس زنده ] geriye kalan, yaşayan son örnekler.

peşîman (F.) [ پشيمان ] pişman.

peşin (F.) [ پيشين ] önceden.

peşm (F.) [ پشم ] yün.

peşşe (F.) [ پشه ] sivrisinek.

peşşebend (F.) [ پشه بند ] cibinlik.

peştemal (F.) [ پشتمال ] peştemal, hamam havlusu.

peyâm (F.) [ پيام ] haber.

peyamber (F.) [ پيامبر ] peygamber.

peydâ (F.) [ پيدا ] ortada, açıkta.

peyderpey (F.) [ پی در پی ] peşpeşe, ardy sıra.

peygam (F.) [ پيغام ] haber.

peygamber (F.) [ 1 [ پيغمبر .peygamber. 2.haberci.

peyk (F.) [ پيک ] ulak.

367

peykân (F.) [ پيکان ] temren.

peyke (F.) [ پيکه ] sedir, kanepe.

peyker (F.) [ پيکر ] yüz.

peymâ (F.) [ پيما ] yol alan, kateden, ölçen.

peymâne (F.) [ پيمانه ] kadeh.

pîl (F.) [ پيل ] fil.

pinhan (F.) [ پنهان ] gizli, saklı.

pîr (F.) [ 1 [ پير .yaşlı. 2.tarikat kurucusu.

pîrahen (F.) [ پيراهن ] gömlek, mintan.

pîrâye (F.) [ پيرایه ] süs.

pîrezen (F.) [ پيره زن ] yaşlı kadın.

pistan (F.) [ پستان ] meme.

piste (F.) [ پسته ] fıstık.

pîş (F.) [ 1 [ پيش .ön. 2.yan. 3.huzur. 4.önce.

pîşânî (F.) [ پيشانی ] alın.

pîşdar (F.) [ پيشدار ] öncü.

pîşe (F.) [ 1 [ پيشه .meslek. 2.sanat. 3.huy.

pîşekâr (F.) [ 1 [ پيشه کار .sanatçı. 2.meslek sahibi. 3.ortaoyununda oyunu

başlatan sanatçı.

pîşgâh (F.) [ 1 [ پيشگاه .ön. 2.huzur.

pîşgîr (F.) [ پيشگير ] peşkir.

pîşîn (F.) [ پيشين ] peşin.

pîşva (F.) [ پيشوا ] önder, lider.

368

piyâde (F.) [ 1 [ پياده .yaya, yürüyen. 2.askerlikte piyade sınıfy. 3.satranç

taşlarından paytak.

piyâle (F.) [ 1 [ پياله .kadeh. 2.şarap kadehi.

post (F.) [ 1 [ پست .hayvan derisi. 2.post. 3.makam.

postîn (F.) [ پستين ] kürk.

postnişin (F.) [ 1 [ پست نشي ن .postta oturan. 2.pîre vekaletle postta oturan, tekke

şeyhi.

pûd (F.) [ پود ] argaç, dokumada enine dokunulan ip.

puhte (F.) [ پخته ] pişmiş, pişkin, olgun.

pul (F.) [ پول ] para.

pûlâd (F.) [ پولاد ] çelik, polat.

pulat (F.) [ پولاد ] çelik, polat.

pur (F.) [ پر ] dolu.

pûr (F.) [ پور ] oğul.

pûş (F.) [ پوش ] giyen, örten.

pûşîde (F.) [ 1 [ پوشيده .örtülü. 2.gizli. 3.kapalı. 4.örtü.

pûte (F.) [ پوته ] pota.

pûyân (F.) [ 1 [ پویان .koşan, hızla giden. 2.geçip giden.

pûyân olmak geçip gitmek.

pûziş (F.) [ پوزش ] özür.

pür (F.) [ پر ] dolu.

pürhûn (F.) [ پرخون ] kan dolu, kanlı.

pürsükût (F.-A.) [ پرسکوت ] derin sessizlik içinde.

pürz (F.) [ پرز ] hav, kumaş havı.

369

püser (F.) [ پسر ] oğul.

püşt (F.) [ 1 [ پشت .arka. 2.sırt. 3.homoseksüel erkek.

püştîban (F.) [ 1 [ پشتيبان .destek. 2.destek veren.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder