16 Şubat 2012 Perşembe

İ-HARFİ

İ


i’câz (A.) [ 1 [ اعجاز .aciz bırakma. 2.şaşırtma.

i’dâdî (A.) [ اعدادی ] lise.

i’dâm (A.) [ اعدام ] yok etme, öldürme.

i’lâ (A.) [ اعلا ] yükseltme, yüceltme.

i’lâ edilmek yükseltilmek, yüceltilmek.

i’lâm (A.) [ اعلام ] bildirme.

i’lâm edilmek bildirilmek.

i’lân (A.) [ اعلان ] ilan.

i’mâl (A.) [ اعمال ] yapma, işleme.

i’mâr (A.) [ اعمار ] bayındırlaştırma, mamûr etme.

i’râz (A.) [ 1 [ اعراض .yüz çevirme. 2.uzak durma.

i’tâ (A.) [ 1 [ اعطا .verme. 2.verilme. 3.ödeme. 4.ödenme.

i’tâ edilmek 1.verilmek. 2.ödenmek.

i’tâ etmek 1.vermek. 2.ödemek.

i’tâ olunmak verilmek.

i’tâk (A.) [ اعتاق ] âzâd etme, özgür bırakma.

i’tikâf (A.) [ اعتکاف ] bir yere kapanma, köşesine çekilerek yaşama.

i’tilâ (A.) [ 1 [ اعتلا .yükselme. 2.yüksek rütbeye ulaşma.

i’tizâl (A.) [ اعتزال ] köşesine çekilme.

i’tizâr (A.) [ اعتذار ] özür dileme.

i’vicâc (A.) [ اعوجاج ] eğrilme, burkulma.

201

i’zâm (A.) [ 1 [ اعزام .gönderme. 2.gönderilme.

i’zâm edilmek gönderilmek, yollanmak.

i’zâm etmek göndermek, yollamak.

i’zâz (A.) [ 1 [ اعزاز .değer verme. 2.ağırlama.

iâde (A.) [ اعاده ] geri verme, geri gönderme.

iâde edilmek geri verilmek, geri gönderilmek,

iâde etmek geri vermek, geri göndermek.

iâde eylemek geri vermek.

iâde -i âfiyet etmek sağlığına kavuşmak.

iâde -i itibâr edilmek itibarı geri verilmek.

iâde -i ziyâret etmek ziyarete karşılık vermek.

iâdeten (A.) [ اعادة ] geri verilmek üzere.

iânât (A.) [ اعانات ] yardımlar, bağışlar.

iâne (A.) [ اعانه ] yardım, bağış.

iâşe (A.) [ اعاشه ] geçindirme.

ib’âd (A.) [ ابعاد ] uzaklaştırma.

ibâ’ (A.) [ اباء ] çekinme, uzak durma, kaçınma.

ibâ’ etmek çekinmek, uzak durmak, kaçınmak.

ibâd (A.) [ عباد ] kullar.

ibâdât (A.) [ عبادات ] ibadetler.

ibâdet (A.) [ عبادت ] klluk, tapınma.

ibâdet etmek kulluk etmek, tapınmak.

ibadetgâh (A.-F.) [ عبادتگاه ] ibadet yeri, mabet.

202

ibâdethâne (A.-F.) [ عبادت خانه ] ibadet edilecek yer.

ibâdullah (A.) [ 1 [ عبادالله .Tanrı’nın kulları. 2.çok, bol.

ibâhat (A.) [ اباحت ] helal sayma, mübah görme.

ibâhî (A.) [ اباحی ] helal sayan, mübah gören.

ibârât (A.) [ 1 [ عبارات .cümleler. 2.paragraflar.

ibâre (A.) [ 1 [ عباره .cümle. 2.paragraf.

ibâret (A.) [ عبارت ] meydana gelen, oluşan.

ibâte (A.) [ اباته ] gece yatırma, geceyi geçirtme, barındırma.

ibdâ’ (A.) [ ابداع ] yeni bir şey getirme, yaratma, geliştirme.

ibdâ’ etmek yeni bir şey getirmek, yaratmak, geliştirmek.

ibdâ’kâr (A.-F.) [ ابداعکار ] yaratıcı, yenilik getiren.

ibhâm (A.) [ ابهام ] belirsizlik.

ibhâmât (A.) [ ابهامات ] belirsizlikler.

ibkâ (A.) [ 1 [ ابقا .devamlılık kazandırma. 2.sınıfta bırakma.

ibkâ etmek devamlılık kazandırmak, yaşatmak.

ibkâen (A.) [ ابقاء ] eski yerinde bırakarak.

ibl (A.) [ ابل ] deve.

iblâğ (A.) [ 1 [ابلاغ .bildirme. 2.ulaştırma.

iblîs (A.) [ 1 [ ابليس .şeytan. 2.hileci.

iblîsâne (A.-F.) [ ابليسانه ] şeytanca.

ibn (A.) [ ابن ] oğul.

ibrâ’ (A.) [ ابراء ] aklanma.

ibrâ’ etmek aklanmak.

203

ibrâm (A.) [ ابرام ] zorlama.

ibrânâme (A.-F.) [ ابرانامه ] aklanma belgesi.

ibrâz (A.) [ ابراز ] gösterme.

ibrâz edilmek gösterilmek.

ibrâz etmek göstermek.

ibre (A.) [ 1 [ ابره .iğne. 2.gösterge.

ibret (A.) [ عبرت ] hayat dersi.

ibretâmîz (A.-F.) [ عبرت آميز ] ibret verici, ders verici.

ibretbahş (A.-F.) [ عبرت بخش ] ibret verici.

ibreten (A.) [ عبرة ] ibret olsun diye, ibret olarak.

ibrîk (A.) [ ابریق ] ibrik, ıbrık, su, şarap gibi sıvı konulan kap.

ibrişim (F.) [ ابریشم ] ipek, ibrişim.

ibtâl (A.) [ ابطال ] geçersiz kılma, kaldırma, bozma.

ibtâl edilmek geçersiz kılınmak, kaldırılmak, bozulmak.

ibtâl etmek geçersiz kılmak, kaldırmak, bozmak.

ibtidâ (A.) [ 1 [ ابتدا .ilkin, önce. 2.başlangıç. 3.başlama.

ibtidâ’ etmek başlamak.

ibtidâ’î (A.) [ 1 [ ابتدائی .ilkel. 2.ilkokul.

ibtidâr (A.) [ ابتدار ] başlama, girişme.

ibtidâr edilmek başlanmak, girişilmek.

ibtidâr etmek başlamak, girişmek.

ibtihâc (A.) [ ابتهاج ] sevinme.

ibtilâ (A.) [ ابتلا ] tutkunluk, müptelalık, düşkünlük.

204

ibtinâ (A.) [ 1 [ ابتنا .bina etme. 2.dayanma. 3.bina edilme.

ibtinâ etmek 1.kurmak. 2.dayanmak.

ibtinâ’en (A.) [ ابتناء ] dayanarak.

ibzâr (A.) [ ابزار ] gösterme.

îcâb (A.) [ ایجاب ] gerekme, gerek.

îcâbât (A.) [ ایجابات ] gereklilikler, gerekler.

icâbet (A.) [ 1 [ اجابت .kabul edilme. 2.uyma.

icâbet etmek uymak, muvafakat etmek.

îcâd (A.) [ 1 [ ایجاد .var etme, yaratma. 2.icat.

îcâd edilmek 1.var edilmek, yaratılmak. 2.icat edilmek, buluş yapılmak.

îcâd etmek 1.var etmek, yaratmak. 2.icat etmek, buluş yapmak.

icâleten (A.) [ عجالة ] aceleyle, acele olarak.

îcâr (A.) [ 1 [ ایجار .kiralama. 2.kiraya verme. 3.kira.

îcâr edilmek kiraya verilmek.

îcâr etmek kiraya vermek.

icâre (A.) [ اجاره ] kira geliri.

îcâz (A.) [ ایجاز ] veciz anlatma, özlü söyleme.

icâzet (A.) [ 1 [ اجازت .izin. 2.mezuniyet belgesi, diploma.

icâzetnâme (A.-F.) [ اجازت نامه ] diploma.

icbâr (A.) [ اجبار ] zorlama.

icbâr edilmek zorlanmak.

icbâr etmek zorlamak.

iclâl (A.) [ اجلال ] ululama.


iftitâh (A.) [ 1 [ افتتاح .açılış. 2.başlama.

iftizâh (A.) [ افتضاح ] rezillik, skandal.

iğbirâr (A.) [ اغبرار ] kırılma, alınma, gücenme.

iğfâl (A.) [ 1 [ اغفال .aldatma, kandırma. 2.ırza geçme.

iğfâl edilmek 1.aldatılmak, kandırılmak. 2.ırzına geçilmek.

iğfâl etmek 1.aldatmak, kandırmak. 2.ırzına geçmek.

iğlâk (A.) [ اغلاق ] üstü kapalı konuşma.

iğlât (A.) [ اغلاط ] yanıltma.

iğmâz (A.) [ اغماض ] görmezden gelme, göz yumma.

iğnâ (A.) [ اغنا ] zengin etme, kimseye muhtaç olmayacak hale getirme.

iğrâk (A.) [ 1 [ اغراق .boğma. 2.abartma.

iğtinâm (A.) [ 1 [ اغتنام .ganimet bilme. 2.ganimet alma.

iğtişâş (A.) [ اغتشاش ] karışıklık, kargaşa, anarşi.

iğtişâşât (A.) [ اغتشاشات ] karışıklıklar, anarşiler.

iğvâ (A.) [ اغوا ] azdırma, ayartma.

iğvâ etmek azdırmak, ayartmak.

ihâle (A.) [ احاله ] havale etme, bırakma.

îhâm (A.) [ ایهام ] iki anlama gelen kelimenin uzak anlamını kasdetme.

ihânet (A.) [ اهانت ] hainlik.

ihâta (A.) [ 1 [ احاطه .kavrama. 2.kuşatma, sarma.

ihâta edilmek çevrelenmek, sarılmak, kuşatılmak.

ihâta etmek 1.kavramak. 2.kuşatmak, sarmak.

ihbâr (A.) [ اخبار ] bildirme, haber verme.

210

ihbar etmek bildirmek, haber vermek.

ihbârnâme (A.-F.) [ اخبارنامه ] bildiri kağıdı.

ihdâ (A.) [ اهدا ] hediye etme.

ihdâ edilmek hediye edilmek.

ihdâ etmek hediye etmek.

ihdâs (A.) [ احداث ] kurma, oluşturma, meydana getirme.

ihdâs edilmek kurulmak, oluşturulmak, meydana getirilmek.

ihdâs etmek kurmak, oluşturmak, meydana getirmek.

ihdas olunmak kurulmak, oluşturulmak, konulmak.

ihfâ (A.) [ اخفا ] gizleme, saklama.

ihfâf (A.) [ اخفاف ] hafife alma.

ihkâk (A.) [ احقاق ] hakkını verme.

ihkâk -ı hak [ احقاق حق ] hakkını verme.

ihlâ (A.) [ اخلا ] boşaltma.

ihlâk (A.) [ اهلاک ] helak etme, yok etme, öldürme.

ihlâl (A.) [ اخلال ] bozma, lekeleme, halel getirme.

ihlâl edilmek bozulmak, halel getirilmek.

ihlâl etmek bozmak, halel getirmek.

ihlâs (A.) [ اخلاص ] içtenlik, dürüstlük.

ihmâl (A.) [ اهمال ] önemsememe, savsaklatma.

ihmâlkâr (A.-F.) [ اهمالکار ] ihmalci.

ihrâc (A.) [ 1 [ اخراج .çıkartma. 2.dışsatım, yurt dışına gönderme.

ihrâc edilmek 1.çıkarılmak. 2.dışsatım yapılmak, ihraç edilmek.

211

ihrâc etmek 1.çıkarmak. 2.dışsatım yapmak, ihraç etmek.

ihrac olunmak çıkarılmak.

ihrâcât (A.) [ 1 [ اخراجات .çıkarmalar. 2.dışsatımlar.

ihrâk (A.) [ احراق ] yakma.

ihrak edilmek yakılmak.

ihrak olunmak yakılmak.

ihrâm (A.) [ احرام ] hac zamanı giyilen beyaz giysi.

ihrâz (A.) [ احراز ] kazanma, elde etme.

ihraz etmek kazanmak, elde etmek.

ihsâ (A.) [ احصا ] sayma.

ihsâî (A.) [ احصائی ] sayım ile ilgili, istatistik.

ihsâiyyât (A.) [ احصائيات ] istatistik.

ihsâiyye (A.) [ احصائيه ] istatistik.

ihsân (A.) [ 1 [ احسان .bağış. 2.iyilik.

ihsâs (A.) [ احساس ] hissettirme.

ihtâr (A.) [ اخطار ] uyarı, hatırlatma.

ihtâr edilmek uyarılmak, hatırlatılmak.

ihtâr etmek uyarmak, hatırlatmak.

ihticâc (A.) [ احتجاج ] kanıt gösterme.

ihtidâ (A.) [ اهتدا ] hidayete erme, müslüman olma.

ihtidâ etmek hidayete ermek, müslüman olmak.

ihtifâ (A.) [ اختفا ] gizlenme.

ihtifâl (A.) [ احتفال ] anma töreni.

212

ihtikâr (A.) [ احتکار ] vurgun.

ihtilâc (A.) [ 1 [ اختلاج .çırpınma. 2.seğirme.

ihtilâf (A.) [ اختلاف ] uyuşmazlık.

ihtilâfat (A.) [ اختلافات ] uyuşmazlıklar.

ihtilâl (A.) [ 1 [ اختلال .bozukluk, arıza. 2.ihtilal.

ihtilâlat (A.) [ 1 [ اختلالات .bozukluklar. 2.ihtilaller.

ihtilâm (A.) [ احتلام ] düşazma, şeytan aldatması.

ihtilâs (A.) [ اختلاس ] zimmetine para geçirme, para çalma.

ihtilât (A.) [ 1 [ اختلاط .karışma. 2.görüşme, kaynaşma.

ihtilât etmek karışmak.

ihtimâl (A.) [ 1 [ احتمال .olasılık. 2.yüklenme. 3.belki.

ihtimal ki (A.-F.) [ احتمال که ] belki de, muhtemelen.

ihtimal vermek sanmak, tahmin etmek.

ihtimâlât (A.) [ احتمالات ] olasılıklar.

ihtimâm (A.) [ اهتمام ] özen.

ihtinâk (A.) [ اختناق ] boğulma.

ihtirâ (A.) [ اختراع ] icat, buluş.

ihtirâat (A.) [ اختراعات ] buluşlar.

ihtirak (A.) [ احتراق ] yanma.

ihtirâm (A.) [ احترام ] saygı duyma, hürmet etme.

ihtirâmen (A.) [ احتراما ] saygıyla, saygı duyarak.

ihtirâs (A.) [ احتراص ] aşırı hırs.

ihtirâz (A.) [ احتراز ] kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma.


iftitâh (A.) [ 1 [ افتتاح .açılış. 2.başlama.

iftizâh (A.) [ افتضاح ] rezillik, skandal.

iğbirâr (A.) [ اغبرار ] kırılma, alınma, gücenme.

iğfâl (A.) [ 1 [ اغفال .aldatma, kandırma. 2.ırza geçme.

iğfâl edilmek 1.aldatılmak, kandırılmak. 2.ırzına geçilmek.

iğfâl etmek 1.aldatmak, kandırmak. 2.ırzına geçmek.

iğlâk (A.) [ اغلاق ] üstü kapalı konuşma.

iğlât (A.) [ اغلاط ] yanıltma.

iğmâz (A.) [ اغماض ] görmezden gelme, göz yumma.

iğnâ (A.) [ اغنا ] zengin etme, kimseye muhtaç olmayacak hale getirme.

iğrâk (A.) [ 1 [ اغراق .boğma. 2.abartma.

iğtinâm (A.) [ 1 [ اغتنام .ganimet bilme. 2.ganimet alma.

iğtişâş (A.) [ اغتشاش ] karışıklık, kargaşa, anarşi.

iğtişâşât (A.) [ اغتشاشات ] karışıklıklar, anarşiler.

iğvâ (A.) [ اغوا ] azdırma, ayartma.

iğvâ etmek azdırmak, ayartmak.

ihâle (A.) [ احاله ] havale etme, bırakma.

îhâm (A.) [ ایهام ] iki anlama gelen kelimenin uzak anlamını kasdetme.

ihânet (A.) [ اهانت ] hainlik.

ihâta (A.) [ 1 [ احاطه .kavrama. 2.kuşatma, sarma.

ihâta edilmek çevrelenmek, sarılmak, kuşatılmak.

ihâta etmek 1.kavramak. 2.kuşatmak, sarmak.

ihbâr (A.) [ اخبار ] bildirme, haber verme.

210

ihbar etmek bildirmek, haber vermek.

ihbârnâme (A.-F.) [ اخبارنامه ] bildiri kağıdı.

ihdâ (A.) [ اهدا ] hediye etme.

ihdâ edilmek hediye edilmek.

ihdâ etmek hediye etmek.

ihdâs (A.) [ احداث ] kurma, oluşturma, meydana getirme.

ihdâs edilmek kurulmak, oluşturulmak, meydana getirilmek.

ihdâs etmek kurmak, oluşturmak, meydana getirmek.

ihdas olunmak kurulmak, oluşturulmak, konulmak.

ihfâ (A.) [ اخفا ] gizleme, saklama.

ihfâf (A.) [ اخفاف ] hafife alma.

ihkâk (A.) [ احقاق ] hakkını verme.

ihkâk -ı hak [ احقاق حق ] hakkını verme.

ihlâ (A.) [ اخلا ] boşaltma.

ihlâk (A.) [ اهلاک ] helak etme, yok etme, öldürme.

ihlâl (A.) [ اخلال ] bozma, lekeleme, halel getirme.

ihlâl edilmek bozulmak, halel getirilmek.

ihlâl etmek bozmak, halel getirmek.

ihlâs (A.) [ اخلاص ] içtenlik, dürüstlük.

ihmâl (A.) [ اهمال ] önemsememe, savsaklatma.

ihmâlkâr (A.-F.) [ اهمالکار ] ihmalci.

ihrâc (A.) [ 1 [ اخراج .çıkartma. 2.dışsatım, yurt dışına gönderme.

ihrâc edilmek 1.çıkarılmak. 2.dışsatım yapılmak, ihraç edilmek.

211

ihrâc etmek 1.çıkarmak. 2.dışsatım yapmak, ihraç etmek.

ihrac olunmak çıkarılmak.

ihrâcât (A.) [ 1 [ اخراجات .çıkarmalar. 2.dışsatımlar.

ihrâk (A.) [ احراق ] yakma.

ihrak edilmek yakılmak.

ihrak olunmak yakılmak.

ihrâm (A.) [ احرام ] hac zamanı giyilen beyaz giysi.

ihrâz (A.) [ احراز ] kazanma, elde etme.

ihraz etmek kazanmak, elde etmek.

ihsâ (A.) [ احصا ] sayma.

ihsâî (A.) [ احصائی ] sayım ile ilgili, istatistik.

ihsâiyyât (A.) [ احصائيات ] istatistik.

ihsâiyye (A.) [ احصائيه ] istatistik.

ihsân (A.) [ 1 [ احسان .bağış. 2.iyilik.

ihsâs (A.) [ احساس ] hissettirme.

ihtâr (A.) [ اخطار ] uyarı, hatırlatma.

ihtâr edilmek uyarılmak, hatırlatılmak.

ihtâr etmek uyarmak, hatırlatmak.

ihticâc (A.) [ احتجاج ] kanıt gösterme.

ihtidâ (A.) [ اهتدا ] hidayete erme, müslüman olma.

ihtidâ etmek hidayete ermek, müslüman olmak.

ihtifâ (A.) [ اختفا ] gizlenme.

ihtifâl (A.) [ احتفال ] anma töreni.

212

ihtikâr (A.) [ احتکار ] vurgun.

ihtilâc (A.) [ 1 [ اختلاج .çırpınma. 2.seğirme.

ihtilâf (A.) [ اختلاف ] uyuşmazlık.

ihtilâfat (A.) [ اختلافات ] uyuşmazlıklar.

ihtilâl (A.) [ 1 [ اختلال .bozukluk, arıza. 2.ihtilal.

ihtilâlat (A.) [ 1 [ اختلالات .bozukluklar. 2.ihtilaller.

ihtilâm (A.) [ احتلام ] düşazma, şeytan aldatması.

ihtilâs (A.) [ اختلاس ] zimmetine para geçirme, para çalma.

ihtilât (A.) [ 1 [ اختلاط .karışma. 2.görüşme, kaynaşma.

ihtilât etmek karışmak.

ihtimâl (A.) [ 1 [ احتمال .olasılık. 2.yüklenme. 3.belki.

ihtimal ki (A.-F.) [ احتمال که ] belki de, muhtemelen.

ihtimal vermek sanmak, tahmin etmek.

ihtimâlât (A.) [ احتمالات ] olasılıklar.

ihtimâm (A.) [ اهتمام ] özen.

ihtinâk (A.) [ اختناق ] boğulma.

ihtirâ (A.) [ اختراع ] icat, buluş.

ihtirâat (A.) [ اختراعات ] buluşlar.

ihtirak (A.) [ احتراق ] yanma.

ihtirâm (A.) [ احترام ] saygı duyma, hürmet etme.

ihtirâmen (A.) [ احتراما ] saygıyla, saygı duyarak.

ihtirâs (A.) [ احتراص ] aşırı hırs.

ihtirâz (A.) [ احتراز ] kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma.


ihtirâz etmek kaçınmak, çekinmek, uzak durmak, geri durmak.

ihtisâr (A.) [ اختصار ] kısaltma, özetleme.

ihtisâr edilmek kısaltılmak, özetlenmek.

ihtisâr etmek kısaltmak, özetlemek.

ihtisâren (A.) [ اختصارا ] özetle, kısaltarak, kısaca.

ihtisâs (A.) [ اختصاص ] uzmanlık.

ihtişâm (A.) [ احتشام ] görkem.

ihtitâm (A.) [ اختتام ] sona erme.

ihtivâ (A.) [ احتوا ] içerme.

ihtivâ etmek içermek.

ihtiyâc (A.) [ 1 [ احتياج .gereksinim2.yoksulluk.

ihtiyâcât (A.) [ احتياجات ] gereksinimler.

ihtiyâl (A.) [ احتيال ] hile yapma.

ihtiyâr (A.) [ 1 [ اختيار .seçme. 2.seçilme. 3.seçme hakky. 4.yaşlı.

ihtiyârî (A.) [ اختياری ] kişisel seçime bağlı, isteğe bağlı.

ihtiyât (A.) [ 1 [ احتياط .tedbirli davranış. 2.yedek.

ihtiyâten (A.) [ احتياطا ] tedbirli davranarak, ihtiyatlı olarak.

ihtiyatkâr (A.-F.) [ احتياط کار ] tedbirli, ihtiyatlı.

ihtizâr (A.) [ احتضار ] can çekişme.

ihtizâz (A.) [ اهتزاز ] titreme, titreyiş.

ihvân (A.) [ اخوان ] dostlar.

ihyâ (A.) [ 1 [ احيا .diriltme, yaşatma. 2.canlılık kazandırma. 3.geceyi ibadet

ederek geçirme.

214

ihyâ olunmak yaşatılmak, canlandırılmak.

ihzâr (A.) [ 1 [ احضار .çağırma, huzura getirme. 2.hazırlama. 3.hazırlanma.

ihzar etmek 1.hazırlamak. 2.getirmek.

ihzârî (A.) [ احضاری ] hazırlayıcı.

ik’âd (A.) [ اقعاد ] oturtma.

îkâ (A.) [ ایقا ] yapma.

îka etmek vermek, bırakmak.

ikâb (A.) [ عقاب ] ceza.

ikâl (A.) [ 1 [ عقال .bağ. 2.köstek, pranga.

ikâme (A.) [ 1 [ اقامه .kaldırma. 2.oturma. 3.yerine koyma.

ikâme etmek yerine koymak.

ikâmet (A.) [ 1 [ اقامت .oturma. 2.namaza durma.

ikâmetgah (A.-F.) [ اقامتگاه ] oturma yeri.

îkâz (A.) [ 1 [ ایقاظ .uyandırma. 2.uyarma.

îkâz edilmek uyarılmak.

îkâz etmek uyarmak.

ikbâl (A.) [ 1 [ اقبال .talih. 2.mutluluk.

ikdâm (A.) [ اقدام ] girişim.

iklîm (A.) [ 1 [ اقليم .ülke, yer, diyar. 2.coğrâfî yaşam koşulları.

ikmâl (A.) [ 1 [ اکمال .tamamlama, bitirme. 2.bütünleme.

ikmâl edilmek tamamlanmak, bitirilmek.

ikmâl etmek tamamlamak, bitirmek.

iknâ (A.) [ اقناع ] razı etme.

215

iknâ etmek razı etmek.

ikrâh (A.) [ اکراه ] tiksinme, iğrenme.

ikrâh etmek tiksinmek, iğrenmek.

ikrâhen (A.) [ اکراها ] tiksinerek, iğrenerek.

ikrâm (A.) [ 1 [ اکرام .cömertlik. 2.sunma, armağan etme.

ikrâmiyye (A.) [ 1 [ اکراميه .bahşiş. 2.ikrâm olarak verilen para veya eşya.

ikrâr (A.) [ 1 [ اقرار .itiraf. 2.dile getirme. 3.kabullenme.

ikrâr etmek 1.itiraf etmek. 2.dile getirmek. 3.kabullenmek.

ikrâz (A.) [ اقراض ] borçlandırma, borç verme.

iksîr (A.) [ اکثير ] olağanüstü etkileri olan şurup.

iktibâs (A.) [ اقتباس ] alıntı.

iktibâs edilmek alınmak.

iktibâs etmek alıntı yapmak, ödünç almak.

iktibâsât (A.) [ اقتباسات ] alıntılar.

iktidâ (A.) [ اقتدا ] uyma.

iktidâ etmek uymak.

iktidâr (A.) [ 1 [ اقتدار .güçlülük, kudret. 2.görev başındaki yönetim.

iktifâ (A.) [ اکتفا ] yetinme.

iktifâ edilmek yetinilmek.

iktifâ etmek yetinmek.

iktihâl (A.) [ اکتحال ] sürme çekme.

iktirâh (A.) [ اقتراه ] içinden gelerek konuşma.

iktirân (A.) [ اقتران ] yakınlaşma, yaklaşma.

216

iktisâ (A.) [ اکتسا ] giyinme, bürünme.

iktisâ etmek giymek

iktisâb (A.) [ اکتساب ] kazanma, çalışarak kazanma.

iktisâb etmek kazanmak.

iktisâb eylemek kazanmak.

iktisâd (A.) [ 1 [ اقتصاد .tutum. 2.ekonomi.

iktisâdî (A.) [ اقتصادی ] ekonomik.

iktisâdiyyât (A.) [ اقتصادیات ] ekonomi.

iktisâdiyyûn (A.) [ اقتصادیون ] iktisatçılar, ekonomistler.

iktisâr (A.) [ اقتصار ] kısaltma.

iktitâf (A.) [ اقتطاف ] derme, devşirme, seçme.

iktizâ (A.) [ 1 [ اقتضا .gerekme. 2.ihtiyaç.

iktizâ etmek gerekmek.

ilâ (A.) [ الی ] –e kadar.

ilâc (A.) [ 1 [ علاج .ilaç. 2.tedavi. 3.çare.

ilâcnâpezîr (A.-F.) [ علاج ناپذیر ] tedavi edilmez.

ilâh (A.) [ الخ ] ve benzerleri, ve diğerleri.

ilâh (A.) [ اله ] tanrı, ilah.

ilâhe (A.) [ الهه ] tanrıça.

ilâhî (A.) [ 1 [ الهی .tanrısal. 2.ilahî, dinî şarkı.

ilâhî (A.) [ الهی ] Tanrım.

ilâhiyyât (A.) [ الهيات ] tanrıbilim, teoloji.

ilânihâye (A.) [ الی نهایه ] sonuna kadar.


217

ilâvât (A.) [ علاوات ] ilaveler, ekler.

ilâve (A.) [ علاوه ] ek.

ilave etmek eklemek.

ilâveten (A.) [ علاوة ] ek olarak, yanı sıra.

ilel (A.) [ 1 [ علل .hastalıklar. 2.sebepler.

ilelebed (A.) [ الی الابد ] sonsuza dek.

ilgâ (A.) [ الغا ] lağvetme, kaldırma.

ilgâ eylemek lağvetmek, kaldırmak.

ilhâd (A.) [ الحاد ] dinden çıkma, dinsizlik.

ilhâk (A.) [ 1 [ الحاق .katma, karıştırma. 2.katılma.

ilhak olunmak katılmak.

ilhâm (A.) [ الهام ] esin.

ilhâmât (A.) [ الهامات ] ilhamlar, esinler.

ilim (A.) [ علم ] ilim.

ilkâ (A.) [ القا ] atma, bırakma.

ilkâ etmek atmak.

ilkâh (A.) [ القاح ] aşılama, dölleme.

illâ (A.) [ 1 [ الا . -den başka. 2.ille de, mutlaka. 3.yoksa, aksi takdirde.

illet (A.) [ 1 [ علت .hastalık. 2.sebep.

illî (A.) [ علی ] nedensel.

illiyyet (A.) [ عليت ] nedensellik.

ilm (A.) [ علم ] bilim.

ilmî (A.) [ علمی ] bilimsel.

218

ilmiyye (A.) [ علميه ] din bilginleri.

ilsâk (A.) [ الصاق ] bitiştirme, yapıştırma, kavuşturma.

iltibâs (A.) [ التباس ] benzerlik.

ilticâ (A.) [ التجا ] sığınma.

ilticâgâh (A.-F.) [ التجاگاه ] sığınak, sığınma yeri.

iltifat (A.) [ 1 [ التفات .dönme. 2.ilgi gösterme. 2.gönül alma.

iltihâb (A.) [ 1 [ التهاب .alevlenme. 2.yangı.

iltihak (A.) [ التحاق ] katılma.

iltihak etmek katılmak.

iltihâm (A.) [ التهام ] yara kapanması.

iltimâs (A.) [ التماس ] kayırma.

iltisâk (A.) [ التصاق ] kavuşma, yapışma.

iltisak etmek kavuşmak.

iltiyâm (A.) [ التيام ] yara iyileşmesi.

iltizâm (A.) [ 1 [ التزام .gerekli görme. 2.taraf tutma.

iltizâz (A.) [ التذاذ ] lezzet alma.

ilzâm (A.) [ الزام ] susturma.

îmâ (A.) [ ایما ] dolaylı anlatım, işaret.

îmâ etmek işaret etmek, göstermek.

imâd (A.) [ عماد ] direk.

imâl etmek yapmak.

imâle (A.) [ اماله ] kısa heceyi uzun okuma.

imâm (A.) [ 1 [ امام .namaz kıldıran. 2.önder, lider. 3.Hz. Ali’nin soyundan gelen.

219

îmân (A.) [ ایمان ] inanma.

iman etmek inanmak.

imâret (A.) [ 1 [ عمارت .aşevi. 2.bayındırlık.

imdâd (A.) [ امداد ] yardım isteme, imdat.

imhâ (A.) [ 1 [ امحا .yok etme. 2.yok edilme.

imhâ edilmek yok edilmek.

imhâ etmek yok etmek.

imkân (A.) [ امکان ] olanak.

imlâ (A.) [ 1 [ املا .doldurma. 2.yazı bilgisi. 3.yazı

imrâr (A.) [ امرار ] geçirme.

imsâk (A.) [ امساک ] orucun başlangıç saati.

imsâkiyye (A.) [ امساکيه ] oruca başlama ve oruç açma saatlerini gösteren

çizelge.

imtidad etmek uzanmak.

imtihân (A.) [ 1 [ امتحان .sınav. 2.deneme.

imtinâ (A.) [ امتناع ] kaçınma.

imtinâ etmek kaçınmak, geri durmak.

imtisâl (A.) [ 1 [ امتثال .boyun eğme. 2.verilen işi yapma.

imtiyâz (A.) [ 1 [ امتياز .ayrıcalık. 2.kapitülasyon.

imtizâc (A.) [ امتزاج ] uyuşma, uzlaşma.

imtizâc etmek uyuşmak, uzlaşmak.

în (F.) [ این ] bu.

in’âm (A.) [ 1 [ انعام .bağış, ihsan. 2.bahşiş.

220

in’ikâd (A.) [ 1 [ انعقاد .bağlanma. 2.toplanma.

in’ikâs (A.) [ اهعکاس ] yanıyma.

in’itâf (A.) [ 1 [ انعطاف .bükülme. 2.dönme.

in’itâf etmek çevrilmek, dönmek.

inâd (A.) [ عناد ] inat.

inân (A.) [ عنان ] dizgin.

inâre (A.) [ اناره ] aydınlatma.

inâyât (A.) [ عنایات ] iyilikler.

inâyet (A.) [ عنایت ] iyilik.

incizâb (A.) [ انجذاب ] cazibeye kapılma.

ind (A.) [ 1 [ عند .kat. 2.görüş. 3.yan.

indî (A.) [ عندی ] kişisel, kişinin kendi kanısına dayanan.

indifâ (A.) [ اندفاع ] püskürme.

indifâ etmek püskürmek.

ineb (A.) [ عنب ] üzüm.

infâk (A.) [ انفاق ] geçindirme, nafakalandırma.

infâz (A.) [ انفاذ ] uygulama, yerine getirme, yapma.

infiâl (A.) [ انفعال ] kırılma, gücenme.

infikâk (A.) [ انفکاک ] ayrılış.

infilâk (A.) [ انفلاق ] patlama.

infirâd (A.) [ انفراد ] bir başına kalma.

infirâd ettirilmek bir başına bırakılmak.

infisâl (A.) [ انفصال ] ayrılma.

221

inhibât (A.) [ انهباط ] düşüş.

inhidâm (A.) [ انهدام ] yıkılma.

inhilâl (A.) [ 1 [ انحلال .çözülme, ayrışma. 2.dağılma.

inhimâk (A.) [ انهماک ] aşırı düşkünlük.

inhinâ (A.) [ 1 [ انحنا .eğri, yay. 2.kıvrılma, bükülme, yay şeklini alma.

inhirâf (A.) [ انحراف ] sapma.

inhiraf olunmak dönülmek.

inhisâf (A.) [ 1 [ انخساف .ay tutulması. 2.gelişimini yitirmek, parlaklığını

kaybetmek.

inhisâr (A.) [ انحصار ] tekel.

inhitat (A.) [ انحطاط ] çöküş, düşüş.

inhizâm (A.) [ انهزام ] bozguna uğrama.

inkâr (A.) [ انکار ] yadsıma, reddetme.

inkâr edilmek yadsınmak.

inkâr etmek yadsımak.

inkılâb (A.) [ 1 [ انقلاب .devrim. 2.değişim, dönüşüm.

inkılâb etmek dönüşmek.

inkırâz bulmak tükenmek, çökmek.

inkıtâ (A.) [ انقطاع ] kesilme, kesintiye uğrama.

inkıyâd (A.) [ انقياد ] bağlanma, boyun eğme.

inkızâ (A.) [ انقضا ] geçip gitme.

inkibâz (A.) [ انقباض ] kabızlık.

inkirâz (A.) [ انقراض ] çökme, tükeniş.


inkisâm (A.) [ انقسام ] bölünme.

inkisâm etmek bölünmek.

inkisâr (A.) [ 1 [ انکسار .ilenme, beddua etme. 2.kırılma.

inkişâf (A.) [ 1 [ انکشاف .ortaya çıkma. 2.gelişim, gelişme.

inkişaf bulmak gelişmek.

inkişaf etmek gelişmek.

insâf (A.) [ انصاف ] acıma.

insânî (A.) [ 1 [ انسانی .insanlık. 2.insan ile ilgili.

insaniyu’l-merkez (A.) [ انسانی المرکز ] insan merkezli.

insâniyyet (A.) [ انسانيت ] insanlık.

insibab etmek dökülmek.

insicâm (A.) [ انسجام ] düzen, sıra.

insiyâk (A.) [ انسياق ] içgüdü.

insiyâkî (A.) [ انسياقی ] içgüdüsel.

insücin (A.) [ انس و جن ] insanlar ve cinler.

inşâ (A.) [ 1 [ انشا .yapma. 2.güzel yazı yazma. 3.kompozisyon.

inşiâb (A.) [ 1 [ انشعاب .bölünme. 2.dallanma.

inşikâk (A.) [ انشقاق ] yarılma, bölünme.

inşikâk etmek yarılmak, bölünmek.

inşirâh (A.) [ انشراح ] açılma, ferahlama.

intâc (A.) [ 1 [ انتاج .sonuçlandırma. 2.doğurma.

intâc etmek 1.sonuçlandırmak. 2.doğurmak.

intâk (A.) [ انطاق ] konuşturma.

223

intânî (A.) [ انتانی ] mikroplu.

intibâ (A.) [ 1 [ انطباع .izlenim. 2.basılma.

intibâh (A.) [ انتباه ] uyanış.

intibâk (A.) [ انطباق ] uyum.

intifâ (A.) [ انطفا ] ateşin sönmesi.

intifâ’ (A.) [ انتفاع ] yararlanma.

intihâ (A.) [ 1 [ انتها .son. 2.sona erme.

intihâb (A.) [ 1 [ انتخاب .seçme. 2.seçilme. 3.seçim.

intihâb edilmek seçilmek.

intihab eylemek seçmek.

intihâbât (A.) [ انتخابات ] seçimler.

intihâl (A.) [ انتحال ] bir başkasının eserini sahiplenme.

intihâr (A.) [ انتحار ] kendini öldürme, canına kıyma.

intihâr etmek kendini öldürmek, canına kıymak.

intikâd (A.) [ انتقاد ] eleştiri, tenkit.

intikâl (A.) [ 1 [ انتقال .göçme, taşınma. 2.kavrama. 3.miras geçmesi.

intikal etmek geçmek

intikâm (A.) [ انتقام ] öc.

intikam almak öc almak.

intikâmcû (A.-F.) [ انتقام جو ] intikamcı.

intisâb (A.) [ 1 [ انتساب .bir yere mensup olma. 2.bir yere bağlanma, bir yerde

çalışmaya başlama.

intişâr (A.) [ 1 [ انتشار .yayılma. 2.yayınlanma. 3.üreme.

224

intişâr etmek 1.yayılmak. 2.yayınlanmak.

intizâ’ (A.) [ انتزاع ] söküp alma.

intizâm (A.) [ انتظام ] düzen.

intizamperver (A.-F.) [ انتظام پرور ] düzeni seven, düzenli, tertipli.

intizâr (A.) [ انتظار ] bekleme, bekleyiş.

intizâr etmek beklemek.

inzâl (A.) [ انزال ] indirme.

inzibât (A.) [ انضباط ] zapturapt altında bulunma, düzen.

inzimâm (A.) [ انضمام ] eklenme.

inzivâ (A.) [ انزوا ] köşesine çekilme, tek başına yaşama.

inzivagâh (A.-F.) [ انزواگاه ] köşeye çekilme yeri, inziva yeri.

irâ’e (A.) [ ارائه ] gösterme.

irâ’e etmek göstermek.

îrâd (A.) [ 1 [ ایراد .getirme, söyleme. 2.gelir, kazanç.

irâde (A.) [ 1 [ اراده .istek. 2.buyruk.

irâdet (A.) [ ارادت ] isteme, istek.

îrânî (F.) [ ایرانی ] İranlı.

ircâ’ (A.) [ ارجاع ] eski haline döndürme, çevirme.

ircâ’ etmek döndürmek, çevirmek.

irfân (A.) [ 1 [ عرفان .bilme. 2.kültür.

irfanperver (A.-F.) [ عرفان پرور ] kültürlü.

irs (A.) [ 1 [ ارث .miras. 2.soyaçekim, kalıtım.

irsâl (A.) [ ارسال ] gönderme.

225

irsen (A.) [ ارثا ] kalıtımsal, miras yoluyla.

irsî (A.) [ ارثی ] kalıtımsal.

irsiyyet (A.) [ ارثيت ] kalıtımsallık, irsîlik.

irşâd (A.) [ ارشاد ] hidayete erdirme, doğru yolu gösterme.

irşâd etmek hidayete erdirmek, doğru yolu göstermek.

irtiâş (A.) [ ارتعاش ] titreme.

irtibât (A.) [ ارتباط ] bağlantı, ilişki, ilgi.

irticâ (A.) [ 1 [ ارتجاع .geriye dönüş. 2.gericilik.

irticakâr (A.-F.) [ ارتجاعکار ] gerici.

irticâlen (A.) [ ارتجالا ] düşünmeden söyleyerek.

irtidâd (A.) [ ارتداد ] dinden çıkma.

irtifâ (A.) [ ارتفاع ] yükseklik.

irtihâl (A.) [ 1 [ ارتحال .göçme. 2.ölüm.

irtihâl etmek ölmek.

irtikâ (A.) [ 1 [ ارتقا .yükselme. 2.yüksek mevkiye gelme.

irtikâb (A.) [ ارتکاب ] suç işleme.

irtisam etmek resmedilmek, izi düşmek.

irtişâ (A.) [ ارتشا ] rüşvet yeme.

irtizâk (A.) [ ارتزاق ] rızıklanma.

irzâ (A.) [ ارضا ] ikna etme, razı etme.

irzâ’ (A.) [ ارضاع ] emzirme, süt verme.

is’âd (A.) [ اصعاد ] yükseltme.

is’âd etmek yükseltmek, çıkartmak.

226

is’âd olunmak yükseltilmek.

is’af olunmak yerine getirilmek.

is’âr (A.) [ اسعار ] fiyat belirleme.

isâbet (A.) [ اصابت ] rastgelme. 2.tutarlılık.

isâet (A.) [ اسائت ] kötülük etme.

îsâl (A.) [ ایصال ] kavuşturma, ulaştırma.

isâl etmek ulaştırmak.

isâle (A.) [ اساله ] akıtma.

isbât (A.) [ اثبات ] kanıtlama.

isbât -ı vücûd etmek bir yerde bulunmak, varlığını göstermek.

îsevî (A.) [ عيسوی ] Hıristiyan.

îseviyyet (A.) [ عيسویت ] Hıristiyanlık.

isfenc (F.) [ اسفنج ] sünger.

ishâl (A.) [ اسهال ] sürgün, cırcır olma.

iskân (A.) [ 1 [ اسکان .yerleştirme. 2.yerleştirilme.

iskân edilmek yerleştirilmek.

iskân etmek yerleştirmek.

iskat (A.) [ اسقاط ] düşürme.

iskât (A.) [ اسکات ] susturma.

iskât etmek susturmak.

islâm (A.) [ 1 [ اسلام .müslümanlık. 2.müslüman.

islâmiyyet (A.) [ اسلاميت ] müslümanlık.

ism (A.) [ اسم ] ad.




ismet (A.) [ 1 [ عصمت .masumluk. 2.haramdan kaçınma.

isnâ’aşer (A.) [ اثنی عشر ] oniki.

isnâd (A.) [ 1 [ اسناد .dayama, yükleme. 2.iftira.

isneyn (A.) [ اثنين ] pazartesi.

isrâf (A.) [ اسراف ] savurganlık.

istî’âb (A.) [ استيعاب ] kapasite, alım gücü, sığıdırma.

isti’câl (A.) [ استعجال ] aceleci davranış.

isti’fâ (A.) [ 1 [ استعفا .affını isteme. 2.görevinden ayrılma.

isti’kâf (A.) [ اسعکاف ] bir yere kapanma.

isti’lâm (A.) [ استعلام ] bilgi isteme.

isti’mâl (A.) [ 1 [ استعمال .kullanma. 2.kullanılma. 3.yapılma.

isti’mâl edilmek kullanılmak.

isti’mâl etmek kullanmak.

istiâne (a.) [ استعانه ] yardım isteme.

istiâne olunmak yardım istenmek.

istib’âd (A.) [ استبعاد ] uzak görme.

istibdâd (A.) [ استبداد ] baskı rejimi.

istibdâdkâr (A.-F.) [ استبدادکار ] baskıcı.

isticâbet (A.) [ استجابت ] kabul edilme.

isticvâb etmek sorgulamak.

istid’â (A.) [ 1 [ استدعا .dilekçe. 2.yalvararak isteme.

istid’ânâme (A.-F.) [ استدعانامه ] dilekçe.

istîdâd (A.) [ استعداد ] yetenek.

228

istidlâl (A.) [ استدلال ] delil ile hüküm çıkarma, akıl yürütme, delillerin ışığında

yargıda bulunma.

istifâdebahş (A.-F.) [ استفاده بخش ] yararlı.

istifhâm (A.) [ 1 [ استفهام .sorma. 2.soru işareti.

istifrâğ (A.) [ استفراغ ] kusma.

istifrâğ etmek kusmak.

istifsâr etmek açıklama istemek.

istigâse (A.) [ استغاثه ] yardım isteme.

istiğnâ (A.) [ 1 [ استغنا .kimseye muhtaç olmama. 2.eyvallah etmeme.

3.tokgözlülük.

istiğrâk (A.) [ 1 [ استغراق .dalma, gömülme. 2.boğulma. 3.kendinden geçme.

istihâle (A.) [ 1 [ استحاله .başkalaşım, değişim. 2.imkansızlık.

istihâre (A.) [ استخاره ] bir işin nasıl sonuçlanacağını anlamak için ibadetten

sonra uykuya yatma.

istihâse (A.) [ استحاثه ] fosilleşme.

istihbâr (A.) [ استخبار ] duyum, haber alma.

istihbârât (A.) [ استخبارات ] duyumlar, haber almalar.

istihdâf (A.) [ استهداف ] hedef edinme.

istihdaf eylemek hedef edinmek.

istihdâm (A.) [ استخدام ] hizmete alma.

istihfâf (A.) [ استخفاف ] hafife alma, küçümseme.

istihfâfkâr (A.-F.) [ استخفافکار ] hafife alan, küçümseyen.

istihfafkârlık (A.-F.-T.) küçümseme, hafife alma.

istihkak (A.) [ 1 [ استحقاق .hak etme. 2.hak edilmiş şey.

229

istihkâm (A.) [ 1 [ استحکام .sağlamlık. 2.siper.

istihkâr (A.) [ استحقار ] aşağılama.

istihlâk (A.) [ استهلاک ] tüketim.

istihlâk etmek tüketmek, harcamak.

istihmâm (A.) [ استحمام ] banyo yapma, yıkanma.

istihrâc (A.) [ 1 [ استخراج .çıkarma. 2.hüküm çıkarma. 3.anket.

istihrâc etmek çıkarmak.

istihsâl (A.) [ 1 [ استحصال .elde etme. 2.elde edilme. 3.üretim.

istihsân (A.) [ استحسان ] güzel bulma, beğenme.

istihyâ (A.) [ استحيا ] utanma.

istihzâ (A.) [ استهزا ] alay.

istihzâ etmek alay etmek.

istihzâr (A.) [ 1 [ استحضار .hazırlama. 2.hazırlanma. 2.huzura çağırma.

istikâmet (A.) [ 1 [ استقامت .doğruluk. 2.dürüstlük. 3.yön.

istikamet vermek yön vermek.

istikbâh (A.) [ استقباح ] ayıplama.

istikbâl (A.) [ 1 [ استقبال .karşılama. 2.gelecek. 3.kıbleye dönme.

istikbal etmek karşılamak.

istikbâr (A.) [ استکبار ] büyüklenme.

istikfâf (A.) [ استکفاف ] yetinme.

istiklâl (A.) [ استقلال ] bağımsızlık.

istikmâl (A.) [ استکمال ] tamamlama.

istikrâh (A.) [ استکراه ] iğrenme, tiksinme.

230

istikrâh etmek iğrenmek, tiksinmek.

istikrâr (A.) [ استقرار ] kararlılık.

istikrâz (A.) [ استقراض ] borçlanma.

istikşâf (A.) [ استکشاف ] keşif çalışması yapma.

istîlâ (A.) [ استيلا ] yayılma, ele geçirme.

istîlâ etmek yayılmak, ele geçirmek.

istilzâm (A.) [ استلزام ] gerekme, gerektirme.

istilzâm etmek gerekmek, gerektirmek.

istilzâm eylemek gerektirmek.

istimâ’ (A.) [ استماع ] dinleme, kulak verme.

istimâ’ etmek kulak vermek, dinlemek.

istimdâd (A.) [ استمداد ] yardım isteme.

istimhâl (A.) [ استمهال ] ek süre isteme.

istimlâk (A.) [ استملاک ] kamulaştırma.

istimlâk edilmek kamulaştırılmak.

istimlâk etmek kamulaştırmak.

istimnâ’ (A.) [ استمناء ] mastürbasyon.

istimrâr (A.) [ استمرار ] süreklilik.

istinâd (A.) [ 1 [ استناد .dayanma. 2.güvenme.

istinâd etmek dayanmak.

istinâden (A.) [ 1 [ استنادا .dayanarak. 2.güvenerek.

istinadgâh (A.-F.) [ استنادگاه ] dayanak.

231

istînâf (A.) [ استيناف ] üst mahkemeye başvurarak alt mahkemenin kararının

feshini isteme.

istinbât (A.) [ استنباط ] anlam çıkarma, hüküm çıkarma.

istinkâf (A.) [ استنکاف ] çekimserlik.

istinkâf etmek çekimser kalmak.

istinşâk (A.) [ استنشاق ] buruna su çekme.

istintâk (A.) [ استنطاق ] sorgulama.

istintâk etmek sorgulamak, sorguya çekmek.

istirâhat (A.) [ استراحت ] dinlenme.

istirâhat etmek dinlenmek.

istirâk-ı sem’ etmek kulak misafiri olmak.

istirdâd (A.) [ استرداد ] geri isteme, geri alma.

istirdâd edilmek geri alınmak.

istirdâd etmek geri almak.

istirhâm (A.) [ استرحام ] rica etme, yalvararak isteme.

istirhâm etmek rica etmek, yalvararak istemek.

istirhamkâr (A.-F.) [ استرحامکار ] yalvarırcasına.

istirkab etmek çekememek.

istiskâ (A.) [ 1 [ استسقا .yağmur duasına çıkma. 2.vücutta su toplanması.

istiskâl (A.) [ استثقال ] hoş karşılamama, yüz vermeme.

istisnâ (A.) [ استثنا ] kural dışı.

istisnâ’î (A.) [ استثنائی ] kural dışı.

istişâre (A.) [ استشاره ] danışma.

232

istişâre etmek danışmak.

istişhâd (A.) [ 1 [ اس

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder