E
eâcîb (A.) [ اعاجب ] şaşılası şeyler.
eamm (A.) [ اعم ] genelde, yaygın haliyle.
eâzım (A.) [ اعاظم ] büyükler, ileri gelenler.
eazz (A.) [ اعز ] çok değerli.
eb (A.) [ 1 [ اب .baba. 2.ata, ced.
eb’âd (A.) [ 1 [ ابعاد .boyutlar. 2.uzunluklar.
eb’ad (A.) [ ابعد ] çok uzak.
ebâbil (A.) [ ابابيل ] kırlangıç.
ebâtil (A.) [ اباطل ] saçma sapan sözler, ipe sapa gelmez şeyler.
ebced (A.) [ ابجد ] sayısal değer verilmiş arap alfabesi.
ebcedhân (A.-F.) [ 1 [ ابجدخوان .okula yeni başlamış öğrenci. 2.acemi,
deneyimsiz.
ebdâl (A.) [ ابدال ] derviş, abdal.
ebdân (A.) [ ابدان ] bedenler.
ebed (A.) [ ابد ] sonsuz gelecek zaman.
ebeden (A.) [ ابدا ] asla, hiçbir zaman.
ebedî (A.) [ ابدی ] sonsuz.
ebediyyen (A.) [ ابدیا ] sonsuza kadar, asla, hiçbir zaman
ebediyyet (A.) [ ابدیت ] sonsuzluk.
ebeveyn (A.) [ ابوین ] anababa.
107
ebhâr (A.) [ ابحار ] denizler.
ebhâs (A.) [ ابحاث ] bahisler, tartışmalar.
ebî (A.) [ ابی ] baba.
ebkem (A.) [ ابکم ] dilsiz.
eblak (A.) [ ابلق ] alacalı.
ebleh (A.) [ ابله ] bön.
eblehâne (A.-F.) [ ابلهانه ] bön bön.
eblehî (A.-F.) [ ابلهی ] bönlük.
ebnâ (A.) [ ابنا ] oğullar.
ebniye (A.) [ ابنيه ] binalar.
ebr (F.) [ ابر ] bulut.
ebrâlûd (F.) [ ابرآلود ] bulutlu.
ebrâr (A.) [ ابرار ] iyi insanlar, dürüst insanlar.
ebred (A.) [ ابرد ] dondurucu soğuk, çok soğuk.
ebreş (A.) [ 1 [ ابرش .alacalı at. 2.alaca.
ebrişüm (F.) [ ابریشم ] ipek, bükülü ipek.
ebrû (F.) [ ابرو ] kaş.
ebsâr (A.) [ ابصار ] gözler.
ebülbeşer (A.) [ ابوالبشر ] Âdem.
ebvâb (A.) [ 1 [ ابواب .kapılar. 2.bölümler, bâblar.
ebyât (A.) [ ابيات ] beyitler.
ebyaz (A.) [ ابيض ] bembeyaz.
ecânib (A.) [ اجانب ] yabancılar.
108
ecdâd (A.) [ اجداد ] atalar, cedler.
ecel (A.) [ اجل ] hayatın sonu.
ecell (A.) [ اجل ] çok büyük, ulular ulusu.
echel (A.) [ اجهل ] zırcahil.
echelüminkaragöz (A.-T.) [ اجهل من قره گوز ] zırcahil.
ecir (A.) [ 1 [ اجر .ödül. 2.ücret.
ecnâs (A.) [ اجناس ] türler, cinsler.
ecnebî (A.) [ اجنبی ] yabancı.
ecr (A.) [ 1 [ اجر .ödül. 2.ücret.
ecrâm (A.) [ اجرام ] cansız varlıklar.
ecrâm -ı semâviyye [ اجرام سماویه ]gök cisimleri.
ecsâd (A.) [ 1 [ اجساد .cesetler. 2.bedenler.
ecsâm (A.) [ 1 [ اجسام .cisimler. 2.vücutlar.
ecvef (A.) [ 1 [ اجوف .kof. 2.dangalak.
ecvibe (A.) [ اجوبه ] cevaplar.
eczâ (A.) [ 1 [ اجزا .parçalar. 2.ilaç hammaddeleri.
eczâhâne (A.-F.) [ اجزاخانه ] eczane.
ed’iye (A.) [ ادعيه ] dualar.
edâ (A.) [ 1 [ ادا .ödeme. 2.yapma, yerine getirme. 3.tarz, tavır. 4.çalım.
edeb (A.) [ 1 [ ادب .terbiye. 2.utanma duygusu. 3.edebiyat.
edepli (A.-T.) terbiyeli, edep sahibi.
edevât (A.) [ ادوات ] avadanlık, araçlar, aletler.
edîb (A.) [ 1 [ ادیب .edebiyatçı. 2.edepli.
109
edîbe (A.) [ 1 [ ادیبه .bayan edebiyatçı. 2.edepli bayan.
edille (A.) [ 1 [ ادله .deliller. 2.rehberler.
edîm (A.) [ ادیم ] tabaklanmış deri. 2.yüzey, yüz.
ednâ (A.) [ 1 [ ادنی .en aşağı. 2.alçak mı alçak.
edvâr (A.) [ ادوار ] devirler, çağlar.
edviye (A.) [ ادویه ] ilaçlar, devalar.
edyân (A.) [ ادیان ] dinler.
edyâr (A.) [ ادیار ] manastırlar.
ef’âl (A.) [ 1 [ افعال .fiiller. 2.hareketler, eylemler.
ef’î (A.) [ افعی ] engerek yılanı.
efâzıl (A.) [ 1 [ افاضل .seçkin insanlar. 2.bilginler.
efdal (A.) [ افضل ] en üstün, en iyi.
efgân (F.) [ افغان ] feryat etme, figan etme.
efkâr (A.) [ افکار ] fikirler, düşünceler.
efkâr -ı âmme [ افکار عامه ] kamuoyu.
eflâk (A.) [ افلاک ] gökler, felekler.
efrâd (A.) [ افراد ] fertler, bireyler.
efrenc (A.) [ افرنج ] Batılı, Avrupalı.
efsâne (F.) [ 1 [ افسانه .masal. 2.efsane.
efsâr (F.) [ افسار ] yular.
efser (F.) [ افسر ] subay.
efser (F.) [ افسر ] taç.
efsun (F.) [ افسون ] afsun, büyü.
110
efsunger (F.) [ 1 [ افسونگر .afsuncu. 2.büyüleyici.
efsûs (F.) [ افسوس ] yazık, çok yazık, eyvahlar olsun.
efsürde (F.) [ 1 [ افسرده .donuk. 2.üzgün, moral çöküntüsü içinde. 3.duygusuz.
efşüre (F.) [ افشره ] sıkılmış meyva suyu.
efvâc (A.) [ افواج ] bölükler.
efvâh (A.) [ افواه ] ağızlar.
efyûn (F.) [ افيون ] afyon.
efzâr (F.) [ افزار ] alet, araç gereç.
efzâyiş (F.) [ افزایش ] artış.
efzûn (F.) [ افزون ] fazla.
eger (F.) [ اگر ] eğer.
ehad (A.) [ 1 [ احد .bir, tek. 2.Tanrı.
ehâdîs (A.) [ احادیث ] hadisler.
ehadiyyet (A.) [ 1 [ احدیت .birlik. 2.Tanrı’nın birliği.
ehâlî (A.) [ اهالی ] ahali, halk.
ehass (A.) [ اخص ] başlıca.
ehdâf (A.) [ اهداف ] hedefler.
ehemm (A.) [ اهم ] en önemlisi.
ehemmiyet atfetmek önem vermek, önemsemek
ehemmiyet kesb eylemek önem kazanmak.
ehemmiyyet (A.) [ اهميت ] önem.
ehibbâ (A.) [ احبا ] dostlar.
111
ehil (A.) [ 1 [ اهل .maharet sahibi. 2.evcil. 3.bir yerde ikamet eden. 4.bir yere
mensup.
ehl (A.) [ 1 [ اهل .maharet sahibi. 2.evcil. 3.bir yerde ikamet eden. 4.bir yere
veya görüşe mensup.
ehl -i din [ اهل دین ] bir dine inananlar.
ehl -i hâl [ اهل حال ] halden anlayan
ehl -i hubre [ اهل خبره ] bilirkişi.
ehl -i îman [ اهل ایمان ] iman edenler, inananlar.
ehl -i salib [ اهل صليب ] haçlılar.
ehl -i vukûf [ اهل وقوف ] bilirkişi.
ehliyyet (A.) [ 1 [ اهليت .beceri sahipliği, yeterlilik, yetki. 3.yeterlilik belgesi.
ehrâm (A.) [ اهرام ] piramit.
ehrimen (F.) [ اهرمن ] kötülük tanrısı, şeytan.
ehsâs (A.) [ احساس ] duygular, hisler.
ehven (A.) [ 1 [ اهون .çok ucuz. 2.çok kolay.
ehzâb (A.) [ 1 [ احزاب .hizipler. 2.partiler. 3.gruplar.
eimme (A.) [ ائمه ] imamlar, önderler.
eizze (A.) [ 1 [ اعزه .azizler, ermişler. 2.saygın kişiler.
ejder (F.) [ 1 [ اژدر .büyük yılan. 2.ejderha.
ejderhâ (F.) [ 1 [ اژدرها .büyük yılan. 2.ejderha.
ekâbir (A.) [ اکابر ] büyükler, ileri gelenler.
ekâlîm (A.) [ 1 [ اقاليم .ülkeler. 2.büyük toprak parçaları.
ekall (A.) [ اقل ] en az.
ekalliyet (A.) [ اقليت ] azınlık.
112
ekârib (A.) [ اقارب ] yakınlar, akrabalar.
ekâvîl (A.) [ اقاویل ] sözler.
ekber (A.) [ اکبر ] en büyük.
ekdâr (A.) [ اکدار ] kederler, üzüntüler.
ekfân (A.) [ اکفان ] kefenler.
ekhâl (A.) [ اکحال ] sürmeler.
ekîd (A.) [ اکيد ] kesin.
ekîden (A.) [ اکيدا ] kesinlikle.
ekl (A.) [ اکل ] yeme.
ekl edilmek yenilmek.
ekmel (A.) [ اکمل ] mükemmel, tam.
eknâf (A.) [ اکناف ] yerler, yöreler, taraflar.
eknûn (F.) [ اکنون ] şimdi.
ekrem (A.) [ اکرم ] çok cömert.
ekser (A.) [ اکثر ] en çok.
ekserî (A.) [ 1 [ اکثری .çoğu. 2.çoğu kez.
ekseriyyâ (A.) [ اکثریا ] çoğu zaman, sık sık.
ekseriyyet (A.) [ اکثریت ] çoğunluk.
ekseriyyet -i ârâ [ اکثریت آراء ] oy çokluğu.
ekseriyyet -i mutlaka [ اکثریت مطلقه ] çoğunluk.
ektâf (A.) [ 1 [ اکتاف .omuzlar. 2.kürek kemikleri.
ekûl (A.) [ اکول ] pisboğaz.
ekvân (A.) [ 1 [ اکوان .dünyalar. 2.varlıklar.
113
ekyâl (A.) [ 1 [ اکيال .kileler. 2.ölçekler.
ekzeb (A.) [ اکذب ] kuyruklu yalan.
el’an (A.) [ الآن ] şimdi.
elaman (A.) [ الامان ] aman dileme, imdat, yardım
elbise (A.) [ البسه ] giysiler.
elem (A.) [ الم ] acı, üzüntü.
elemzede (A.-F.) [ الم زده ] elemli.
elf (A.) [ الف ] bin.
elfâz (A.) [ الفاظ ] sözler, lafızlar.
elhâc (A.) [ الحاج ] hacı.
elhâlet hâzihi (A.) [ الحالة هذه ] şimdiki, günümüzdeki
elhân (A.) [ الحان ] şarkılar, melodiler.
elhâsıl (A.) [ الحاصل ] sonuçta.
elifba (A.) [ الفبا ] alfabe.
elîm (A.) [ اليم ] acı, acıklı.
elîme (A.) [ اليمه ] acı, acıklı.
elkıssa (A.) [ القصه ] kısacası, sonuç olarak.
elsine (A.) [ السنه ] diller, lisanlar.
eltâf (A.) [ الطاف ] iyilikler, lütuflar.
elvâh (A.) [ الواح ] levhalar, tablolar.
elvân (A.) [ الوان ] renkler.
elvedâ (A.) [ الوداع ] elveda.
elviye (A.) [ الویه ] sancaklar.
114
elyâf (A.) [ الياف ] lifler.
elyevm (A.) [ اليوم ] bugün.
elzem (A.) [ الزم ] çok gerekli.
em’â (A.) [ امعا ] bağırsaklar.
emâkin (A.) [ اماکن ] mekanlar.
emân (A.) [ امان ] aman dileme.
emânât-ı mübâreke (A.-F.) [ امانات مبارکه ] kutsal emanetler.
emânet (A.) [ 1 [ امانت .eminlik. 2.emanet.
emânetdâr (A.-F.) [ امانت دار ] emanetçi.
emâneten (A.) [ امانة ] emanet olarak.
emârât (A.) [ امارات ] işaretler, belirtiler.
emâre (A.) [ اماره ] işaret, belirti.
emaret (A.) [ امارت ] beylik, emirlik.
emced (A.) [ امجد ] çok onurlu, çok şerefli.
emel (A.) [ امل ] arzu.
emhâl (A.) [ امهال ] mühletler.
emhâr (A.) [ امهار ] mehirler.
emîn (A.) [ 1 [ امين .güvenilir. 2.emniyetli.
emir (A.) [ امر ] buyruk, emir.
emîr (A.) [ امير ] bey, emirlik başkanı, emir.
emir ısdâr edilmek (A.-T.) emir çıkartılmak.
emirnâme (A.-F.) [ امرنامه ] ferman, emir belgesi.
emkine (A.) [ امکنه ] mekanlar, yerler.
115
emlâk (A.) [ املاک ] mülkler.
emmâre (A.) [ اماره ] emredici.
emn (A.) [ امن ] güvenlik, emniyet.
emniyyet (A.) [ 1 [ امنيت .güvenlik. 2.emniyet teşkilatı.
emr (A.) [ 1 [ امر .emir, buyruk. 2.iş.
emrâz (A.) [ امراض ] hastalıklar.
emred (A.) [ امرد ] bıyıkları yeni terlemiş genç.
emsâl (A.) [ 1 [ امثال .hikayeler. 2.masallar.
emsâl (A.) [ 1 [ امثال .örnekler. 2.benzerler.
emsile (A.) [ امثله ] örnekler.
emtia (A.) [ امتعه ] mallar.
emvâc (A.) [ امواج ] dalgalar.
emvâl (A.) [ اموال ] mallar.
emvâl -ı gayr-i menkûle [ اموال غير منقوله ] taşınmaz mallar.
emvât (A.) [ اموات ] ölüler.
emzice (A.) [ امزجه ] mizaçlar, karakterler.
enâm (A.) [ 1 [ انام .canlılar. 2.insanlar.
enbân (F.) [ انبان ] heybe.
enbâr (F.) [ انبار ] ambar.
enbîk (A.) [ انبيق ] imbik.
enbiyâ (A.) [ انبيا ] peygamberler.
enbûh (F.) [ 1 [ انبوه .kalabalık. 2.gür. 3.yoğun.
encâm (F.) [ انجام ] son.
116
encîr (F.) [ انجير ] incir.
encüm (A.) [ انجم ] yıldızlar.
encümen (F.) [ 1 [ انجمن .topluluk. 2.dernek. 3.heyet. 4.komisyon.
endâm (F.) [ اندام ] boy bos.
endâze (F.) [ 60 [ اندازه cm.lik uzunluk ölçüsü.
endek (F.) [ اندک ] az.
ender (A.) [ اندر ] çok az bulunan.
enderûn (F.) [ 1 [ اندرون .iç, içerisi. 2.harem dairesi. 3.gönül, kalp.
enderü’l-vukû (A.) [ اندرالوقوع ] az rastlanır.
endîşe (F.) [ 1 [ اندیشه .düşünce. 2.kaygı.
endişeli (F.-T.) kaygılı.
endîşenâk olmak kaygılanmak.
endîşnâk (F.) [ 1 [ اندیشناک .düşünceli. 2.kaygılı.
endûh (F.) [ اندوه ] keder.
ene (A.) [ انا ] ben.
enf (A.) [ انف ] burun.
enfâs (A.) [ انفاس ] nefesler, soluklar.
enfes (A.) [ انفس ] çok nefis.
enfüs (A.) [ 1 [ انفس .nefisler. 2.ruhlar.
engâr (F.) [ انگار ] san.
engûr (F.) [ انگور ] üzüm.
engübin (F.) [ انگبن ] bal.
engüşt (F.) [ انگشت ] parmak.
117
engüşter (F.) [ انگشتر ] yüzük.
engüştnümâ (F.) [ انگشت نما ] parmakla gösterilen.
enhâr (A.) [ انهار ] nehirler, ırmaklar.
enîn (A.) [ انين ] inleme, inilti.
enîs (A.) [ 1 [ انيس .dost. 2.sevgili.
enkâz (A.) [ انقاض ] yıkıntı.
enmûzec (A.) [ انموزج ] örnek, numûne.
ensâb (A.) [ انساب ] nesepler, soylar.
ensâc (A.) [ انساج ] dokular.
ensâl (A.) [ انسال ] nesiller, kuşaklar.
ensâr (A.) [ انصار ] yardımcılar.
ensice (A.) [ 1 [ انسجه .dokular. 2.kumaşlar.
envâ’ (A.) [ انواع ] çeşitler, neviler.
envâr (A.) [ انوار ] ışıklar.
enver (A.) [ انور ] çok parlak.
enzâr (A.) [ انظار ] bakışlar, gözler.
erâcîf (A.) [ اراجيف ] saçmalıklar, uydurmalar.
erâmil (A.) [ ارامل ] dullar.
erâzî (A.) [ اراضی ] arazi.
erâzil (A.) [ اراذل ] reziller, aşağılıklar.
erba’ (A.) [ اربع ] dört.
erba’a (A.) [ اربعه ] dört.
erbâb (A.) [ 1 [ ارباب .sahip. 2.başkan. 3.usta.
118
erbain (A.) [ اربعين ] kırk. hadîs-i ~ kırk hadis.
erc (F.) [ ارج ] değer.
ercmend (F.) [ ارجمند ] değerli, saygın.
ercümend (F.) [ ارجمند ] değerli, saygın.
erfa’ (A.) [ ارفع ] çok yüce, çok yüksek.
erganun (F.) [ ارغنون ] org.
ergevân (F.) [ ارغوان ] erguvan.
erguvân (F.) [ ارغوان ] erguvan.
erguvânî (F.) [ ارغوانی ] erguvan rengi.
erîke (A.) [ اریکه ] taht.
eriş (F.) [ ارش ] arşın.
erkâm (A.) [ 1 [ ارقام .rakamlar. 2.yazılar.
erkân (A.) [ 1 [ ارکان .direkler. 2.temeller, esaslar. 3.ileri gelenler, üst düzeyde
bulunanlar. 4.önderler.
erkân-ı harbiyye-i umûmiyye [ ارکان حربيهء عموميه ] genel kurmay başkanlığı.
ermeğân (F.) [ ارمغان ] armağan.
erneb (A.) [ ارنب ] tavşan.
erre (F.) [ اره ] testere.
ervâh (A.) [ ارواح ] ruhlar.
erz (F.) [ ارز ] değer, kıymet.
erzâk (A.) [ ارزاق ] yiyecek, erzak.
erzân (F.) [ 1 [ ارزان .ucuz. 2.yaraşır, layık.
erzânî (F.) [ 1 [ ارزانی .ucuzluk. 2.liyakat, yeterlilik.
119
erzel (A.) [ ارذل ] en rezil, en aşağılık.
erzen (F.) [ ارزن ] darı.
erziş (F.) [ ارزش ] değer, kıymet, itibar.
erzîz (F.) [ ارزیز ] kalay.
es’ad (A.) [ اسعد ] çok mutlu.
es’âr (A.) [ اسعار ] fiyatlar.
es’ile (A.) [ اسئله ] sorular.
esâmî (A.) [ اسامی ] isimler.
esâret (A.) [ اسارت ] tutsaklık.
esâs (A.) [ اساس ] asıl, kök, temel.
esâsât (A.) [ اساسات ] asıllar, esaslar.
esâsen (A.) [ اساسا ] aslında.
esâtîr (A.) [ 1 [ اساطير .mitoloji. 2.uydurma sözler.
esâtîz (A.) [ 1 [ اساتيذ .ustalar. 2.üstadlar.
esb (F.) [ اسب ] at.
esbâb (A.) [ اسباب ] sebepler.
esbâb -ı mûcibe [ اسباب موجبه ] gerekçe, gerekçeler.
esbâb -ı mücbire [ اسباب مجبره ] zorlayıcı sebepler.
esbâb -ı zarûriyye [ اسباب ضروریه ] zorunlu sebepler.
esbak (A.) [ اسبق ] önceki, daha önceki, eski.
esed (A.) [ اسد ] arslan.
esef (A.) [ اسف ] üzülme, hayıflanma.
esefâ (A.) [ اسفا ] vah vah, eyvahlar olsun, yazık!
120
esefnâk (A.-F.) [ اسفناک ] üzücü.
eser (A.) [ 1 [ اثر .iz. 2.eser, yapıt. 3.kitap.
esfâr (A.) [ اسفار ] seferler, yolculuklar.
esfel (A.) [ 1 [ اسفل .en aşağı. 2.aşağılıkların en aşalığı.
eshâb (A.) [ 1 [ اصحاب .sahipler. 2.ashab.
eshâm (A.) [ 1 [ اسهام .hisseler. 2.senetler.
eshâr (A.) [ اسحار ] seherler.
eshel (A.) [ اسهل ] en kolay.
eshiyâ (A.) [ اسخيا ] cömertler.
esîr (A.) [ اسير ] tutsak.
esîrân (A.-F.) [ اسيران ] tutsaklar.
eslâf (A.) [ اسلاف ] selefler, geçmişler.
esliha (A.) [ اسلحه ] silahlar.
esmâ (A.) [ اسما ] isimler.
esmân (A.) [ اثمان ] değerler, kıymetler, bedeller.
esmâr (A.) [ اثمار ] meyvalar.
esmer (A.) [ اسمر ] karayağız, esmer, koyu tenli.
esnâ (A.) [ اثنا ] sıra, an.
esnâf (A.) [ 1 [ اصناف .sınıflar. 2.esnaf.
esnâm (A.) [ اصنام ] putlar.
esnân (A.) [ اسنان ] dişler.
esra’ (A.) [ اسرع ] en çabuk, en hızlı.
esrâr (A.) [ اسرار ] sırlar, gizler.
121
esrârengîz (A.-F.) [ اسرارانگيز ] gizemli.
esrarkeş (A.-F.) [ اسرارکش ] esrar içen, esrarcı.
ester (F.) [ استر ] katır.
esvâb (A.) [ اثواب ] giysiler.
esvât (A.) [ اصوات ] sesler.
esved (A.) [ اسود ] siyah.
esyâf (A.) [ اسياف ] kılıçlar.
eş’âr (A.) [ اشعار ] şiirler.
eşcâr (A.) [ اشجار ] ağaçlar.
eşhâs (A.) [ اشخاص ] kişiler.
eşhür (A.) [ اسهر ] aylar.
eşi’a (A.) [ اشعه ] ışıklar, ışınlar.
eşk (F.) [ اشک ] gözyaşı.
eşkâl (A.) [ اشکال ] şekiller
eşkâlûd (F.) [ اشک آلود ] gözyaşlı.
eşkiyâ (A.) [ اشقيا ] haydutlar, yol kesenler.
eşna’ (A.) [ اشنع ] en kötü, en çirkin.
eşrâf (A.) [ اشراف ] seçkinler, ileri gelenler, sosyete.
eşref (A.) [ اشرف ] en şerefli.
eşref -i mahlûkât [ اشرف مخلوقات ] varlıkların en şereflisi, insan.
et’ime (A.) [ اطعمه ] yiyecekler.
etemm (A.) [ اتم ] tam, mükemmel, eksiksiz.
etfâl (A.) [ اطفال ] çocuklar.
122
etıbbâ (A.) [ اطبا ] doktorlar, tabipler.
etrâf (A.) [ اطراف ] yöre, çevre.
etrâk (A.) [ اتراک ] Türkler.
etvâr (A.) [ اطوار ] tavırlar.
evâhir (A.) [ اواخر ] sonlar, son günler.
evâil (A.) [ اوائل ] başlar, ilk günler.
evâmir (A.) [ اوامر ] emirler, buyruklar.
evân (A.) [ اوان ] çağ.
evânî-i turâbe (A.-F.) [ اوانی ترابه ] toprak çanak çömlek.
evâsıt (A.) [ اواسط ] ortalar, ortadakiler.
evbâş (A.) [ اوباش ] ayak takımı, külhanbeyler.
evc (A.) [ اوج ] doruk, zirve.
evdiye (A.) [ اودیه ] vadiler, dereler.
evhad (A.) [ اوحد ] bir tane, biricik.
evhâm (A.) [ اوهام ] vehimler, kuruntular.
evkâf (A.) [ اوقاف ] vakıflar.
evkât (A.) [ اوقات ] vakitler.
evlâ (A.) [ اولی ] en iyi, en uygun.
evlâd (A.) [ 1 [ اولاد .çocuklar. 2.soy.
evleviyyet (A.) [ اولویت ] öncelik.
evliyâ (A.) [ 1 [ اوليا .velîler. 2.önderler. 3.yetkililer.
evrâd (A.) [ اوراد ] dualar.
evrâk (A.) [ 1 [ اوراق .kağıtlar. 2.belgeler. 3.arşiv.
123
evreng (F.) [ اورنگ ] taht.
evsâf (A.) [ اوصاف ] vasıflar, özellikler.
evsat (A.) [ اوسط ] orta, ortadaki.
evtâd (A.) [ اوتاد ] kazıklar.
evvel (A.) [ 1 [ اول .ilk. 2.başlangıç. 3.önce.
evvelâ (A.) [ اولا ] ilkin, ilk önce.
evvelâhır (A.) [ اول آخر ] alt tarafı, önü sonu.
evvelbahar (A.-F.) [ اول بهار ] ilkbahar.
evvelemirde (A.-T.) işin başında, her şeyden önce.
evveliyyât (A.) [ اوليات ] daha öncesi, eski durumu.
evzân (A.) [ 1 [ اوزان .ölçüler. 2.vezinler. 3.ağırlıklar.
eyâlât (A.) [ 1 [ ایالات .eyaletler. 2.memleketler, topraklar.
eytâm (A.) [ ایتام ] yetimler, öksüzler.
eyvân (F.) [ 1 [ ایوان .ayvan. 2.sundurma. 3.çardak.
eyyâm (A.) [ ایام ] günler.
eyzan (A.) [ ایضا ] ve yine, aynı şekilde.
ezânî (A.) [ اذانی ] ezan ile ilgili.
ezdâd (A.) [ اضداد ] karşıtlar, zıtlar.
ezel (A.) [ ازل ] öncesizlik, geçmişe doğru sonsuzluk.
ezelbeezel (A.-F.) [ ازل به ازل ] ezelden beri.
ezelî (A.) [ ازلی ] ezele ilişkin.
ezeliyyet (A.) [ ازليت ] ezellik durumu.
ezhân (A.) [ اذهان ] zihinler.
124
ezhâr (A.) [ ازهار ] çiçekler.
eziyyet (A.) [ اذیت ] üzme.
ezkâr (A.) [ 1 [ اذکار .zikirler. 2.anmalar.
ezkazâ (F.-A.) [ ازقضا ] tesadüfen.
ezkiyâ (A.) [ اذکيا ] zekiler.
ezmân (A.) [ ازمان ] zamanlar.
ezmine (A.) [ ازمنه ] zamanlar, çağlar.
ezmine -i cedîde [ ازمنهء جدیده ] yeni çağ.
ezmine -i kadîme [ ازمنهء قدیمه ] eski zamanlar, eski çağlar.
ezmine -i mütekaddime [ ازمنهء متقدمه ] eski çağlar.
ezrak (A.) [ ازرق ] mavi.
ezvâc (A.) [ ازواج ] çiftler.
ezvâk (A.) [ اذواق ] zevkler.
ezyâl (A.) [ 1 [ اذیال .ekler, zeyiller. 2.kuyruklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder