17 Şubat 2012 Cuma

B-HARFİ

B



bâ (F.) [ 1 [با .ile. 2.sahip.

ba’de (A.) [ بعد ] sonra.

ba’dehu (A.) [ بعده ] daha sonra, ondan sonra.

ba’delmîlâd (A.) [ بعدالميلاد ] milattan sonra, İsa’dan sonra.

ba’demâ (A.) [ بعدما ] bundan böyle.

ba’dezin (A.-F.) [ بعدازاین ] bundan sonra, bundan böyle.

ba’s (A.) [ بعث ] diriliş.

ba’süba’delmevt (A.) [ بعث بعد الموت ] ölümden sonra diriliş.

ba’zan (A.) [ بعضا ] bazen, kimi zaman.

bâb (A.) [ 1 [باب .kapı. 2.konu. 3.bölüm.

bâbâ (F.) [ 1 [بابا .baba. 2.ata.

bâbâyâne (F.) [ بابایانه ] babaca, babacan.

bâbûne (F.) [ بابونه ] babuna, papatya.

bâc (F.) [ 1 [باج .haraç. 2.vergi. 3.gümrük vergisi.

bâcgîr (F.) [ باجگير ] vergi memuru.

bâd (F.) [ 1 [باد .rüzgar, yel. 2.defa, kez. 3.yük. 4.olsun.

bâdâm (F.) [ بادام ] badem.

bâdbân (F.) [ بادبان ] yelken.

40

bâdbedest (F.) [ بادبدست ] eli boş, züğürt.

bâdbîz (F.) [ بادبيز ] yelpaze.

bâde (F.) [ 1 [باده .içki. 2.şarap.

bâdefürûş (F.) [ باده فروش ] meyhaneci.

bâdehâr (F.) [ باده خوار ] içki içen.

bâdekeş (F.) [ باده کش ] şarap içen.

bâdenûş (F.) [ باده نوش ] içki içen.

bâdî (A.) [ بادی ] sebep olan, yol açan.

bâdî olmak sebep olmak, yol açmak.

bâdire (A.) [ بادره ] tehlikeli olay, felaket.

bâdiye (A.) [ بادیه ] çöl.

bâğ (F.) [ باغ ] bahçe, bağ.

bağal (F.) [ بغل ] koltuk.

bâğbân (F.) [ باغبان ] bahçıvan.

bâğçe (F.) [ باغچه ] bahçe.

bağçevan (F.) [ باغچوان ] bahçıvan.

bağteten (A.) [ بغتة ] ansızın, birdenbire.

bâh (A.) [ باه ] cinsel güç.

bahâ (F.) [ بها ] değer, kıymet.

bâhaber (F.-A.) [ باخبر ] haberli, haberdar.

bahâdar (F.) [ بهادار ] kıymetli.

bahâdır (F.) [ بهادر ] yiğit.

bahâne (F.) [ 1 [بهانه .bahane. 2.sebep.

41

bahânecû (F.) [ بهانه جو ] bahaneci.

bahâr (F.) [ 1 [بهار .ilkbahar. 2.bahar. 3.baharat.

bahârî (F.) [ بهاری ] ilkbahar ile ilgili.

bahâyim (A.) [ بهایم ] dört ayaklı hayvanlar.

bahîl (A.) [ بخيل ] cimri.

bâhired (F.) [ باخرد ] akıllı.

bâhis (A.) [ باحث ] bahseden, söz eden.

bahis (A.) [ 1 [بحث .konu. 2.tartışma.

bahr -i siyâh [ بحر سياه ] Karadeniz.

bahr (A.) [ بحر ] deniz.

bahr -i ahdar [ بحر احضر ] Hint Okyanusu.

bahr -i ahmer [ بحر احمر ] Kızıldeniz.

bahr -i hazer [ بحر خزر ] Hazar Denizi.

bahr -i kulzum [ بحر قلزم ] Kızıldeniz.

bahr -i muhît-i atlasî [ بحر محيط اطلسی ] Atlas Okyanusu.

bahr -i muhît-i kebîr [ بحر محيط کبير ] Büyük Okyanus.

bahr -i mutavassıt [ بحر متوسط ] Akdeniz.

bahs (A.) [ 1 [بحث .konu. 2.tartışma.

bahs edilmek ele alınmak, söz edilmek.

bahs etmek ele almak, söz etmek.

bahş (F.) [ بخش ] bağışlayan.

bahş edilmek 1.bağışlanmak. 2.verilmek.

bahş etmek 1.bağışlamak. 2.vermek.

42

bahşâyiş (F.) [ 1 [بخشایش .bağışlama. 2.bağış, ihsan.

bahşiş (F.) [ 1 [بخشش .bağış. 2.bahşiş.

baht (F.) [ بخت ] talih.

bahtiyârî (F.) [ بختياری ] bahtiyarlık.

bâhûr (A.) [ باخور ] aşırı sıcak.

bâhusus (F.-A.) [ باخصوص ] hele hele, özellikle.

baîd (A.) [ بعيد ] uzak.

bâis (A.) [ باعث ] yol açan, sebep olan.

bâis olmak yol açmak, sebep olmak.

bâjurnal (F.-Fr.) [ باژورنال ] tutanak ile.

bâk (F.) [ باک ] korku.

bakâyâ (A.) [ بقایا ] geriye kalanlar.

bakıyye (A.) [ بقيه ] geriye kalan, bakiye.

bâkî (A.) [ 1 [باقی .kalıcı, ölümsüz. 2.artan, geri kalan.

bâkir (A.) [ باکر ] el sürülmemiş.

bâkire (A.) [ باکره ] kızoğlan kız.

bâl (F.) [ بال ] kanat.

bâlâ (F.) [ 1 [بالا .yukarı, üst. 2.boy.

bâlâbülend (F.) [ بالابلند ] uzun boylu.

bâlâhâne (F.) [ بالاخانه ] tavan arası, çatı.

bâlâpervaz (F.) [ بالاپرواز ] yükseklerden uçan.

bâliğ (A.) [ 1 [بالغ .erişkin. 2.tutan, varan.

bâliğ olmak 1.erişkin olmak. 2.tutmak, ulaşmak, varmak

43

bâlîn (F.) [ 1 [بالين .başucu. 2.yastık.

bâliş (F.) [ بالش ] yastık.

bâm (F.) [ بام ] dam, çatı.

bâmazbata (F.-A.) [ بامضبطه ] tutanak ile.

bâmdâd (F.) [ بامداد ] sabah, sabahleyin.

bâmukâvele (F.-A.) [ بامقاوله ] sözleşme ile, sözleşmeli.

bâng (F.) [ 1 [بانگ .ses. 2.haykırış.

bânû (F.) [ 1 [بانو .bayan. 2.büyük hanım.

bâr (F.) [ 1 [بار .yük. 2.defa, kez. 3.Tanrı. 4.meyva. 5.yağdıran.

bâr vermek meyva vermek.

bârân (F.) [ باران ] yağmur.

bârapor (F.-Fr.) [ باراپور ] rapor ile birlikte, raporlu.

bârber (F.) [ باربر ] hamal.

bâre (F.) [ 1 [باره .defa. 2.sur.

bârgâh (F.) [ 1 [بارگاه .yüksek huzur, padişah huzuru. 2.otağ.

bârgîr (F.) [ بارگير ] beygir.

bârî (F.) [ باری ] hiç olmazsa, en azından.

bârid (A.) [ بارد ] soğuk.

bârîk (F.) [ باریک ] ince.

bârika (A.) [ بارقه ] şimşek.

bâriz (A.) [ بارز ] belirgin.

bârû (F.) [ بارو ] burç, hisar burcu.

bârver (F.) [ 1 [بارور .verimli. 2.meyvalı.

44

basar (A.) [ 1 [بصر .görme. 2.görme yetisi.

basîret (A.) [ بصيرت ] görüş, ileriyi görme gücü.

basît (A.) [ 1 [بسيط .sade. 2.kolay.

bast (A.) [ بسط ] yayma.

batâet (A.) [ بطائت ] ağırlık, yavaşlık.

bâtakrîr (F.-A.) [ باتقریر ] rapor halinde.

bâtıl (A.) [ 1 [باطل .hükümsüz. 2.boş.

batın (A.) [ 1 [بطن .karın. 2.kuşak, nesil.

bâtınen (A.) [ باطنا ] işin iç yüzünde.

batî (A.) [ بطی ] ağır, yavaş.

batn (A.) [ 1 [بطن .karın. 2.kuşak, nesil.

batt (A.) [ بط ] kaz.

battal (A.) [ 1 [بطال .yiğit. 2.köhnemiş. 3.hantal.

bâvekar (F.-A.) [ باوقار ] ağırbaşlı.

bâyi (A.) [ بایع ] satıcı.

bayrakdâr (A.-F.) [ بيدقدار ] bayraktar, sancaktar.

baytâr (A.) [ بيطار ] veteriner.

bâz (F.) [ 1 [باز .tekrar. 2.açık. 3.doğan.

bazargâh (F.) [ بازارگاه ] pazar yeri.

bazen (A.) [ بعضا ] kimi zaman

bazı (A.) [ بعض ] kimi.

bâzî (F.) [ بازی ] oyun.

bâzîçe (F.) [ بازیچه ] oyuncak.

45

bâzû (F.) [ 1 [بازو .kol. 2.güç.

be’s (A.) [ بأس ] zarar, kötü yan.

bebr (F.) [ ببر ] kaplan.

becâ (F.) [ بجا ] yerinde.

becâyiş (F.) [ بجایش ] yer değişimi.

beççe (F.) [ 1 [بچه .çocuk. 2.yavru.

bed (F.) [ بد ] kötü.

bed’ etmek başlamak.

bedahd (F.-A.) [ بدعهد ] sözünde durmayan.

bedâheten (A.) [ بداهة ] düşünmeden.

bedahlâk (F.-A.) [ بداخلاق ] ahlaksız.

bedâvâz (F.) [ بدآواز ] kötü sesli.

bedâvet (A.) [ 1 [بداوت .göçebelik. 2.bedevîlik.

bedâyi’ (A.) [ بدایع ] yeni ve güzel şeyler.

bedbaht (F.) [ بدبخت ] tahilsiz.

bedbaht etmek mutsuz etmek.

bedbîn (F.) [ بدبين ] kötümser, karamsar.

bedbû (F.) [ بدبو ] kötü kokulu.

bedcins (F.-A.) [ بدجنس ] kötü cinsli, cinsi bozuk.

bedçeşm (F.) [ بدچشم ] kötü gözlü.

beddil (F.) [ بددل ] ödlek.

bedduâ (F.-A.) [ بددعا ] ilenç.

bedelât (A.) [ بدلات ] bedeller.

46

bedendîş (F.) [ بداندیش ] kötü düşünceli.

bedenen (A.) [ بدنا ] vücutça.

bedestân (F.) [ بزستان ] bedesten.

bedevî (A.) [ بدوی ] çöl arabı.

bedeviyyet (A.) [ 1 [بدویت .göçebelik. 2.bedevîlik.

bedfercâm (F.) [ بدفرجام ] kötü sonlu.

bedgû (F.) [ بدگو ] dedikoducu.

bedgüher (F.) [ بدگهر ] kalbi bozuk, mayası bozuk.

bedhâh (F.) [ بدخواه ] birinin kötülüğünü isteyen, kötü niyetli.

bedhû (F.) [ بدخو ] huysuz, kötü huylu.

bedî’ (A.) [ بدیع ] güzel, yepyeni.

bedîa (A.) [ بدیعه ] yepyeni şey.

bedîhe (A.) [ بدیهه ] düşünmeden.

bedîhî (A.) [ بدیهی ] kuşkusuz.

bedkâr (F.) [ بدکار ] kötü hareketli.

bedlikâ (F.-A.) [ بدلقا ] çirkin.

bedmâye (F.) [ بدمایه ] mayası bozuk.

bedmest (F.) [ بدمست ] içip içip dağıtan.

bedmestî (F.) [ بدمستی ] içip içip dağıtma.

bedmestlik (F.-T.) [ed+mes] içip içip dağıtma.

bedmestlik etmek içip için dağıtmak.

bedmihr (F.) [ بدمهر ] sevgisiz.

bednâm (F.) [ بدنام ] adı kötüye çıkmış.

47

bednigâh (F.) [ بدنگاه ] kötü gözlü, kötü bakışlı.

bednihâd (F.) [ بدنهاد ] kötü yaratılışlı, soysuz.

bedr (A.) [ بدر ] dolunay.

bedre (A.) [ بدره ] para kesesi.

bedreftâr (F.) [ بدرفتار ] kötü davranışlı.

bedreka (F.) [ 1 [بدرقه .uğurlama, yolcu etme. 2.kılavuz.

bedrûd (F.) [ بدرود ] veda.

bedsigâl (F.) [ بدسگال ] kötü düşünceli.

bedsîret (F.-A.) [ بدسيرت ] ahlaksız.

bedsirişt (F.) [ بدسرشت ] kötü yaratılışlı, mayası bozuk.

bedter (F.) [ بدتر ] daha kötü, beter.

bedtıynet (F.-A.) [ بدطينت ] tıynetsiz, karaktersiz.

bedzebân (F.) [ بدزبان ] ağzı bozuk.

bedzehre (F.) [ بدزهره ] ödlek.

begâyet (F.-A.) [ بغایت ] çok, son derece.

behâ (F.) [ بها ] değer, kıymet.

behbûd (F.) [ بهبود ] sağlık.

behcet (A.) [ 1 [بهجت .sevinç. 2.güzellik.

behem (F.) [ بهم ] birlikte, beraber.

behemehâl (F.-A.) [ بهه حال ] her halükârda, mutlaka, ne olursa olsun.

beher (F.) [ بهر ] her, her biri.

behic (A.) [ بهيج ] güleryüzlü.

behîmî (A.) [ بهيمی ] hayvanî.

48

behîmiyyet (A.) [ بهيميت ] hayvanlık.

behişt (F.) [ بهشت ] cennet.

behiştî (F.) [ بهشتی ] cennetlik.

behiyye (A.) [ بهيه ] güzel.

behmân (F.) [ بهمان ] falan, filan.

behre (F.) [ بهره ] nasip.

behremend (F.) [ 1 [بهرمند .hisse sahibi. 2.yararlanan.

beht (A.) [ بهت ] şaşkınlık.

behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak.

bekâ (A.) [ بقا ] kalıcılık.

bekâm (F.) [ بکام ] muradına ermiş.

bekâm olmak muradına ermek.

bekâya (A.) [ بقایا ] geriye kalanlar; kalıntılar.

bekrî (A.) [ بکری ] içki düşkünü.

beksimat (F.) [ بکسمات ] peksimet.

bel (A.) [ بل ] belki.

bel’ (A.) [ 1 [بلع .yutma. 2.yutulma.

bel’ edilmek yutulmak.

bel’ etmek yutmak.

belâ (A.) [ بلا ] felaket, musibet.

belâ (A.) [ بلی ] evet.

belâdet (A.) [ بلادت ] dangalaklık.

belâdîde (A.-F.) [ بلادیده ] belaya uğramış.

49

belâgat (A.) [ بلاغت ] kusursuz söz söyleme

belâhet (A.) [ بلاهت ] eblehlik.

belâyâ (A.) [ بلایا ] belalar.

belde (A.) [ 1 [بلده .kent. 2.diyar, memleket.

beled (A.) [ 1 [بلد .kent. 2.memleket.

beledî (A.) [ بلدی ] kentli.

belediyye (A.) [ بلدیه ] belediye.

belî (A.) [ بلی ] evet.

belîğ (A.) [ 1 [بليغ .fasih konuşan. 2.fasih, düzgün.

beliyyât (A.) [ بليات ] belalar.

belki (F.-A.) [ بلکه ] olabilir, belki.

belût (A.) [ 1 [بلوط .pelit, palamut. 2.meşe.

benâdir (A.benâm (F.) [ 1 [بنام .ünlü. 2.adında.

benân (A.) [ 1 [بنان .parmaklar. 2.parmak uçları.

benât (A.) [ بنات ] kızlar.

bend (F.) [ 1 [بند .bağ. 2.zincir. 3.boğum. 4.bend, fıkra. 4.baraj, su bendi.

bend olmak bağlanmak.

bende (F.) [ 1 [بنده .kul. 2.köle.

bendegân (F.) [ 1 [بندگان .kullar. 2.köleler.

bendegî (F.) [ 1 [بندگی .kulluk. 2.kölelik.

bendehâne (F.) [ بنده خانه ] benim evim.

bender (F.) [ بندر ] liman.

50

bendergâh (F.) [ بندرگاه ] rıhtım.

bendezâde (F.) [ 1 [بنده زاده .köle çocuğu. 2.benim çocuğum.

benefşe (F.) [ بنفشه ] menekşe.

benefşî (F.) [ بنفشی ] mor.

beng (F.) [ بنگ ] esrar.

bengî (F.) [ بنگی ] esrarkeş.

benî (A.) [ بنی ] oğullar.

benîâdem [ بنی آدم ] insanlar, Adem oğulları.

benîisrâîl ı [ بنی اسرائيل ] İsrailoğulları.

bennâ (A.) [ بناء ] yapı ustası.

benû (A.) [ بنو ] oğullar.

ber (F.) [ 1 [بر .üzeri. 2.üzere. 3.göğüs. 4.meyva.

berâ’et (A.) [ برائت ] aklanma.

berâ’et etmek aklanmak.

berâber (F.) [ 1 [برابر .birlikte. 2.eşit.

berâberî (F.) [ 1 [برابری .birliktelik. 2.eşitlik.

berâhîn (A.) [ براهين ] deliller, kanıtlar.

berâyı (F.) [ برای ] için.

berâyı malûmât [ برای معلومات ] bilgi edinmek için, bilgi vermek için, bilgi sahibi

olmak için.

berbâd (F.) [ 1 [برباد .mahvolmuş. 2.kötü, pis, berbat.

bercâ (F.) [ برجا ] yerinde, uygun.

berceste (F.) [ برجسته ] seçkin, seçme.

51

berd (A.) [ برد ] soğuk.

berde (F.) [ برده ] köle.

berdevâm (F.-A.) [ بردوام ] sürekli, devam eden.

berdülacuz (A.) [ بردالعجوز ] kocakarı soğuğu.

bere (F.) [ بره ] kuzu.

berehne (F.) [ برهنه ] çıplak.

berekât (A.) [ برکات ] bereketler.

bereket (A.) [ 1 [برکت .bolluk. 2.uğur.

berevât (A.) [ بروات ] beratlar.

berf (F.) [ برف ] kar.

berfîn (F.) [ برفين ] karlı.

berg (F.) [ برگ ] yaprak.

bergüzâr (F.) [ برگذار ] hatıra, hediye, yadigâr.

berhâne (F.) [ برخانه ] harap vaziyetteki ev.

berhayât (F.-A.) [ برحيات ] hayatta olan, sağ.

berhayât bulunmak yaşamak, hayatta olmak.

berhürdâr (F.) [ برخوردار ] mutlu, muradına ermiş.

berî (A.) [ بری ] arınmış, temiz, uzak.

berîd (A.) [ 1 [برید .ulak. 2.postacı.

berîn (F.) [ برین ] yüksek, yüce.

berk (A.) [ برق ] şimşek.

berkarâr (F.-A.) [ برقرار ] yerinde duran, karar eden.

berkarâr olmak devam etmek, kalmak.

52

berkemâl (F.-A.) [ بزکمال ] en iyi şekilde, mükemmel.

bermâh (F.) [ برماه ] matkap, burgu.

bermu’tâd (F.-A.) [ برمعتاد ] alışıldığı gibi, mutâd olduğu üzere.

bermûcib-i (F.-A.) [ برموجب ] uyarınca, gereğince.

bernâ (F.) [ برنا ] genç.

berpâ (F.) [ برپا ] ayakta.

berr (A.) [ 1 [بر .toprak. 2.kara. 3.kıta.

berrak (A.) [ براق ] duru.

berren (A.) [ برا ] kara yolu ile.

berrî (A.) [ بری ] kara ile ilgili.

bersâbık (F.-A.) [ برسابق ] eskiden olduğu gibi.

bertaraf (F.-A.) [ 1 [برطرف .bir yana. 2.giderilmiş.

bertaraf etmek gidermek.

bertaraf olmak giderilmek.

berter (F.) [ برتر ] daha üstün.

berterîn (F.) [ برترین ] en üstün.

bervech-i (F.-A.) [ بروجه ] gibi.

berzah (A.) [ 1 [برزخ .cehennem. 2.dil, kara uzantısı. 3.sorun, dert.

berzger (F.) [ برزگر ] çiftçi.

bes (F.) [ 1 [بس .yeterli. 2.çok.

besâ (F.) [ بسا ] nice.

besâtîn (A.) [ بساتين ] bahçeler.

besend (F.) [ بسند ] yeterli.

53

besende (F.) [ بسنده ] yeterli.

beserüçeşm (F.) [ بسر و چشم ] başüstüne, başım gözüm üstüne.

besî (F.) [ بسی ] birçok.

besîm (A.) [ بسيم ] güleç.

beste (F.) [ 1 [بسته .kapalı. 2.beste.

bestekâr (F.) [ بسته کار ] besteci.

bestenigâr (F.) [ بسته نگار ] Türk mûsikîsinde bir makam adı.

beşâret (A.) [ بشارت ] müjde.

beşer (A.) [ 1 [بشر .insan. 2.insanlık.

beşere (A.) [ بشره ] deri, dış deri.

beşerî (A.) [ بشری ] insanlıkla ilgili, insanî.

beşeriyyât (A.) [ بشریات ] antropoloji.

beşeriyyet (A.) [ بشریت ] insanlık.

beşîr (A.) [ بشير ] müjdeci.

beşûş (A.) [ بشوش ] güleç.

beşûşâne (A.-F.) [ بشوشانه ] güleryüzle.

betâet (A.) [ بطائت ] ağırlık, yavaşlık.

beter (F.) [ بدتر ] daha kötü, beter, şiddetli.

bevl (A.) [ 1 [بول .idrar. 2.işeme.

bevlî (A.) [ بولی ] idrar ile ilgili.

bevliyye (A.) [ بوليه ] üroloji.

bevvâb (A.) [ بواب ] kapıcı.

bevvâbîn (A.) [ بوابين ] kapıcılar.

54

bey’ (A.) [ بيع ] satış.

beyâbân (F.) [ بيابان ] çöl.

beyân (A.) [ بيان ] açıklama, ifade etme, dile getirme.

beyân edilmek açıklanmak, dile getirilmek.

beyân etmek açıklamak, dile getirmek.

beyânât (A.) [ بيانات ] açıklamalar, demeç.

beyânnâme (A.-F.) [ بيان نامه ] bildirge.

beyâz (A.) [ بياض ] ak, beyaz.

beyhûde (F.) [ بيهوده ] boş, boşuna.

beyn (A.) [ بين ] ara, orta.

beynelmilel (A.) [ بين الملل ] uluslararası.

beyn-i (A.-F.) [ بين ] arasında, ortasında.

beynülmilel (A.) [ بين الملل ] uluslararası.

beyt (A.) [ 1 [بيت .ev. 2.konut. 3.beyit.

beytâr (A.) [ بيطار ] veteriner.

beytullah (A.) [ بيت الله ] Kâbe.

beytûtet (A.) [ بيتوتت ] geceleme.

beytülmal (A.) [ بيت المال ] hazine, maliye hazinesi.

beyzâ (A.) [ بيضا ] bembeyaz, çok beyaz.

beyze (A.) [ 1 [بيضه .yumurta. 2.husye.

beyzî (A.) [ بيضی ] oval.

beze (F.) [ 1 [بزه .günah. 2.suç.

bezekâr (F.) [ 1 [بزه کار .günahkar. 2.suçlu.

55

bezir (A.) [ بذر ] tohum.

bezirgân (F.) [ بازرگان ] tüccar.

bezistân (A.-F.) [ بزستان ] bedesten.

bezle (A.) [ بذله ] şaka, latife.

bezlegû (A.-F.) [ بذله گو ] şakacı.

bezm (F.) [ 1 [بزم .eğlence meclisi. 2.içki meclisi.

bezmgâh (F.) [ بزمگاه ] eğlence yeri, eğlence meclisi.

bezzaz (A.) [ بزبز ] manifaturacı, kumaşçı.

bi’r (A.) [ بئر ] kuyu.

bi’set (A.) [ بئثت ] gönderiliş, Hz. Muhammed’in peygamber olarak gönderilişi.

bîaman (F.) [ بی امان ] amansız.

bîâr (F.-A.) [ بی عار ] arsız.

bîbahâ (F.) [ بی بها ] çok değerli, paha biçilmez.

bîbedel (F.-A.) [ بی بدل ] eşsiz, benzersiz.

bîbehre (F.) [ بی بهره ] nasipsiz.

bîcâ (F.) [ بيجا ] yersiz.

bîcan (F.) [ بی جان ] cansız.

bîçâre (F.) [ 1 [بيچاره .çaresiz. 2.zavallı.

bîçâregân (F.) [ 1 [بيچارگان .çaresizler. 2.zavallılar.

bîçunuçirâ (F.) [ 1 [بی چون و چرا .sorgusuz sualsiz. 2.Tanrı.

bîd (F.) [ بيد ] söğüt.

bid’at (A.) [ 1 [بدعت .sonradan ortaya çıkma. 2.dinde yeni getirilmiş şey.

bîdâd (F.) [ بيداد ] zulüm.

56

bîdâdger (F.) [ بيدادگر ] zalim.

bîdâr (F.) [ بيدار ] uyanık.

bîdârbaht (F.) [ بيداربخت ] talihli.

bidâyet (A.) [ بدایت ] başlangıç.

bidâyette (A.-T.) [d] başlangıçta.

bîd-i mecnûn [ بيد مجنون ] salkımsöğüt.

bîdil (F.) [ بيدل ] aşık.

bîdin (F.-A.) [ بی دین ] dinsiz.

bîedeb (F.-A.) [ بی ادب ] terbiyesiz, edepsiz.

bîeman (F.) [ بی امان ] amansız.

bîendişe (F.) [ بی اندیشه ] düşünmeyen, umursamayan.

bîgâne (F.) [ بيگانه ] yabancı.

bîgüman (F.) [ بی گمان ] kuşkusuz.

bîgünah (F.) [ 1 [بی گناه .günahsız. 2.suçsuz.

bîh (F.) [ بيخ ] kök.

bîhaber (F.-A.) [ بی خبر ] habersiz.

bîhadd (F.-A.) [ بی حد ] sınırsız.

bihakkın (A.) [ بحق ] hakkıyla, hak ederek.

bihamdillah (A.) [ بحمدالله ] Allah’a şükürler olsun.

bihâr (A.) [ بحار ] denizler.

bîhareket (F.-A.) [ بی حرکت ] hareketsiz.

bîhâsıl (F.-A.) [ بی حاصل ] sonuçsuz.

bîhayâ (F.-A.) [ بی حيا ] utanmaz, hayasız.

57

bîhayat (F.-A.) [ بی حيات ] cansız, yaşamayan.

bihâzelemr (A.) [ بهذا الامر ] buna göre, bu durumda, böylelikle.

bihbûd (F.) [ بهبود ] sağlık.

bîhemtâ (F.) [ بی همتا ] benzersiz.

bîhesâb (F.-A.) [ بی حساب ] hesapsız, sonsuz.

bîhiss (F.-A.) [ بی حس ] hissiz, duygusuz.

bihişt (F.) [ بهشت ] cennet.

bîhod (F.) [ 1 [بيخود .baygın. 2.kendine olmama, kendinden geçme.

bihter (F.) [ بهتر ] daha iyi.

bîhude (F.) [ بيهده ] boşuna, beyhude.

bîinsâf (F.-A.) [ بی انصاف ] insafsız.

bîkâr (F.) [ 1 [بيکار .işsiz. 2.bekar.

bîkarâr (F.-A.) [ بی قرار ] kararsız.

bikr (A.) [ 1 [بکر .el sürülmemiş. 2.yepyeni, orijinal.

bîl (F.) [ بيل ] bel.

bilâd (A.) [ 1 [بلاد .beldeler. 2.memleketler.

bilâfâsıla (A.) [ بلافاصله ] aralıksız, kesintisiz.

bilâhareket (A.) [ بلاحرکت ] hareketsiz, hareket etmeden.

bilâhere (A.) [ 1 [بالآخره .sonradan. 2.sonunda, nihayet.

bilâinkıtâ (A.) [ بلاانقطاع ] kesintisiz, aralıksız.

bilâkayt (A.) [ بلاقيد ] kayıtsız şartsız, kesin.

bilakis (A.) [ بالعکس ] aksine, tersine.

bilâmâni’a (A.) [ بلامانعه ] engelsiz

58

bilâmazeret (A.) [ بلامعذرت ] mazeretsiz, özür bildirmeksizin.

bilâmerhamet (A.) [ بلامرحمت ] acımasızca.

bilâmühlet (A.) [ بلامهلت ] zaman tanımadan, süre vermeden.

bilâpervâ (A.-F.) [ بلاپروا ] korkusuzca.

bilâşikâyet (A.) [ بلاشکایت ] şikayet etmeden.

bilâte’ehhür (A.) [ بلاتأخر ] gecikmeden.

bilâtefrik (A.) [ بلاتفریق ] hiçbir ayırım gözetmeksizin.

bilâtehlike (A.) [ بلاتهلکه ] tehlikesizce.

bilâteminat (A.) [ بلاتأمينات ] güvencesiz, teminatsız.

bilâücret (A.) [ بلاأجرت ] parasız, ücretsiz.

bilcümle (A.) [ بالجمله ] tümüyle.

bilfarz (A.) [ بالفرض ] diyelim ki.

bilfiil (A.) [ بالفعل ] gerçekten, yaparak, katılarak, bizzat.

bilhassa (A.) [ بالخاصه ] özellikle, hele hele.

biliktizâ (A.) [ بالاقتضا ] gerektiğinden.

bililtizâm (A.) [ بالالتزام ] bilerek, bile bile.

bilistifade (A.) [ بالاستفاده ] yararlanarak, istifade ederek.

bilistihsâl (A.) [ بالاستحصال ] alarak, elde ederek.

biliştirâk (A.) [ بالاشتراک ] katılarak.

billûr (A.) [ بلور ] kristal.

bilmecbûriye (A.) [ بالمجبئریه ] zorunlu olarak, mecburen.

bilmukabele (A.) [ بالمقابله ] karşılığında, aynen, mukabele ederek, mukâbil olarak.

bilmünâsebe (A.) [ بالمناسبه ] bir münasebetle, sırası geldiğinde.

59

bilmünâvebe (A.) [ بالمناوبه ] dönüşümlü.

bilmüzakere (A.) [ بالمذاکره ] görüşülerek.

bilumum (A.) [ بالعموم ] tüm, bütün.

bilvâsıta (A.) [ بالواسطه ] dolaylı olarak.

bîm (F.) [ بيم ] korku.

bîma’nâ (F.-A.) [ بی معنی ] anlamsız.

bîmâr (F.) [ بيمار ] hasta.

bîmârân (F.) [ بيماران ] hastalar.

bîmecâl (F.-A.) [ بی مجال ] takatsiz, dermansız.

bîmekân (F.-A.) [ 1 [بی مکان .yersiz. 2.aylak.

bîmerhamet (F.-A.) [ بی مرحمت ] acımasız.

bîmeze (F.) [ بی مزه ] lezzetsiz, tatsız.

bîmihr (F.) [ بی مهر ] sevgisiz, şefkatsiz.

bîmisâl (F.-A.) [ بی مثال ] benzersiz.

bîmuhâbâ (F.-A.) [ بی محابا ] çekinmeden.

bîmübâlât (F.-A.) [ بی مبالات ] kayıtsız, umursamaz.

bîmürüvvet (F.-A.) [ بی مروت ] mürüvvetsiz.

bin (A.) [ بن ] oğul.

binâ (A.) [ بناء ] yapı.

bînâ (F.) [ بينا ] gören, iyi gören.

binâberin (A.-F.) [ بنابرین ] bundan dolayı, buna dayanarak.

binâen (A.) [ بناء ] dayanarak, göre.

binâenaleyh (A.) [ بناء عليه ] bu yüzden, bundan dolayı.

60

bînâm (F.) [ بينام ] adsız, tanınmamış.

bînamaz (F.) [ بی نماز ] beynamaz.

bînasîb (F.-A.) [ بی نصيب ] nasipsiz, kısmetsiz.

bînazîr (F.-A.) [ بی نظير ] benzersiz.

bînemek (F.) [ بی نمک ] tuzsuz.

bînevâ (F.) [ 1 [بينوا .zavallı. 2.yoksul.

bînî (F.) [ بينی ] burun.

bînihaye (F.-A.) [ بی نهایه ] sonsuz, bitmez tükenmez.

binnetice (A.) [ بالنتيجه ] sonuçta, sonuç olarak.

binnisbe (A.) [ بالنسبه ] bir dereceye kadar, nispeten.

bint (A.) [ بنت ] kız.

bîpâyân (F.) [ بی پایان ] sonsuz.

bîpervâ (F.) [ 1 [بی پروا .korkusuz. 2.çekinmeden.

bir gûna (T.-F.) [ ] hiçbir, herhangi bir.

bir nevi (T.-A.) [ ] adeta, bir bakıma.

birâder (F.) [ برادر ] erkek kardeş.

bîrahm (F.-A.) [ بی رحم ] merhametsiz, acımasız.

bîrayb (F.-A.) [ بی ریب ] kuşkusuz.

birinc (F.) [ برنج ] pirinç.

birişte (F.) [ برشته ] kavrulmuş.

bîrûn (F.) [ 1 [بيرون .dış. 2.dışarı.

biryân (F.) [ بریان ] kebap.

bisât (A.) [ بساط ] yaygı.

61

bîsebat (F.-A.) [ بی ثبات ] dayanıksız.

bîsebeb (F.-A.) [ بی سبب ] dayanıksız.

bîser (F.) [ بی سر ] başsız.

bîst (F.) [ بيست ] yirmi.

bister (F.) [ بستر ] yatak.

bîsûd (F.) [ بی سود ] yararsız.

bisyâr (F.) [ بسيار ] çok.

bîşe (F.) [ بيشه ] orman.

bîşerm (F.) [ بی شرم ] orman.

bîşuur (F.-A.) [ بی شعور ] bilinçsiz.

bîşübhe (F.-A.) [ بی شبهه ] kuşkusuz, şüphesiz.

bîşümâr (F.) [ بی شمار ] sayısız.

bîtâb (F.-A.) [ بيتاب ] yorgun, takatsiz.

bîtâb kalmak bitkin düşmek.

bîtâbane (F.) [ بيتابانه ] bitkince.

bitamâmihâ (A.) [ بتمامها ] tümüyle, tamamen.

bîtaraf (F.-A.) [ بی طرف ] tarafsız.

bîtarafâne (F.-A.) [ بی طرفانه ] tarafsızca, yan tutmadan.

bittab’ (A.) [ بالطبع ] doğal olarak.

bittafsîl (A.) [ بالتفصيل ] ayrıntılı olarak, uzun uzadıya.

bittamâm (A.) [ بالتمام ] tümüyle.

bîve (F.) [ بيوه ] dul.

bîvefâ (F.-A.) [ بی وفا ] vefasız.

62

bîvezen (F.) [ بيوه زن ] dul kadın.

bîzâr (F.) [ بيزار ] bıkmış, usanmış.

bîzâr olmak bıkmak, usanmak.

bizâtihi (A.) [ بذاته ] kendiliğinden.

bizzarûre (A.) [ بالضروره ] zorunlu olarak.

bostân (F.) [ بوستان ] bahçe.

bû (F.) [ بو ] koku.

bu’d (A.) [ 1 [بعد .uzaklık. 2.boyut.

bu’diyet (A.) [ بعدیت ] uzaklık, mesafe.

bûd (F.) [ بود ] varlık.

buğrâ (F.) [ بغرا ] turna.

buhalâ (A.) [ بخلا ] cimriler.

buhâr (A.) [ بخار ] buğu, buhar.

buhl (A.) [ بخل ] cimrilik.

buhrân (A.) [ بحران ] bunalım, kriz.

buht (A.) [ بهت ] şaşkınlık.

buhûr (F.) [ بخور ] tütsü.

buhurdan (F.) [ بخوردان ] tütsülük, tütsü kabı.

buk’a (A.) [ 1[بقعه .yer, diyar. 2.ülke.

buk’avî (A.) [ بقعوی ] yerel.

bûm (F.) [ 1 [بوم .yer. 2.ülke.

bûm (F.) [ بوم ] baykuş.

bûmehen (F.) [ بومهن ] deprem.

63

bundan mâada (T.-A.) [dan+m] bundan başka, bunun yanısıra.

bûr (F.) [ بور ] kumral.

burc (A.) [ 1 [برج .burç. 2.yıldız kümesi.

burhan (A.) [ برهان ] kanıt, delil.

bûriya (F.) [ بوریا ] hasır.

burûc (A.) [ بروج ] burçlar.

burûdet (A.) [ برودت ] soğukluk.

bûs etmek öpmek.

bûse (F.) [ بوسه ] öpücük.

bûstân (F.) [ بوستان ] bahçe.

bûte (F.) [ 1 [بوته .çalı çırpı. 2.pota.

bûtimar (F.) [ بوتيمار ] balıkçıl, botimar.

butlân (A.) [ 1 [بطلان .boşluk, anlamsızlık. 2.yalan.

butûn (A.) [ 1 [بطون .karınlar. 2.kuşaklar, nesiller.

bûy (F.) [ بوی ] koku.

bûydâr (F.) [ بویدار ] kokulu.

bûzîne (F.) [ بوزینه ] maymun.

bühtân (A.) [ بهتان ] iftira.

bühtân etmek iftira etmek.

bükâ (A.) [ بکاء ] ağlama.

bülaceb (A.) [ بوالعجب ] şaşılacak şey.

büldân (A.) [ بلدان ] beldeler, diyarlar, ülkeler.

büleğâ (A.) [ بلغاء ] belagat sahipleri.

64

bülend (F.) [ 1 [بلند .yüksek. 2.yüce.

bülendbâlâ (F.) [ بلندبالا ] uzun boylu.

bülendpervâz (F.) [ 1 [بلندپرواز .yükseklerden uçan. 2.şerefli.

bülheves (A.) [ بوالهوس ] maymun iştahlı.

bülûğ (A.) [ بلوغ ] erginlik.

bün (F.) [ 1 [بن .kök. 2.dip. 3.temel.

bünyâd (F.) [ 1 [بنياد .temel, kök. 2.yapı, bina.

bünye (A.) [ بنيه ] yapı.

bünyeviyat (A.) [ بنيویات ] bünye ile ilgili bilim dalı, morfoloji.

bürdbâr (F.) [ بردبار ] sabırlı.

bürde (A.) [ برده ] hırka.

bürhân (A.) [ برهان ] kanıt.

bürîde (F.) [ بریده ] kesik.

bürka (A.) [ برقع ] peçe.

bürnâ (F.) [ برنا ] genç.

bürrân (F.) [ بران ] keskin.

bürûdet (A.) [ برودت ] soğukluk.

bürûz (A.) [ بروز ] ortaya çıkma.

büstân (F.) [ بستان ] bahçe.

büşrâ (A.) [ بشرا ] müjde.

büt (F.) [ بت ] put.

büthâne (F.) [ بت خانه ] puthane.

bütperest (F.) [ بت پرست ] putperest, puta tapan.

65

bütûn (A.) [ 1 [بطون .karınlar. 2.kuşaklar, nesiller.

büyût (A.) [ 1 [بيوت .evler. 2.beyitler.

büz (F.) [ بز ] keçi.

büzdil (F.) [ بزدل ] ödlek.

büzûr (A.) [ بذور ] tohumlar.

büzürg (F.) [ 1 [بزرگ .büyük. 2.ulu.

büzürgân (F.) [ 1 [بزرگان .büyükler. 2.ulular.

büzürgzâde (F.) [ بزرگ زاده ] seçkin kişinin çocuğu, asilzade, kişizade.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder