17 Şubat 2012 Cuma

G-HARFİ

G


gabâvet (A.) [ غباوت ] bönlük, dangalaklık, kalınkafalılık.

gabî (A.) [ غبی ] bön, dangalak, kalınkafalı.

gabn (A.) [ غبن ] kazıklama, alışverişte aldatma.

gaddâr (A.) [ غدار ] zalim, acımasız.

gadr (A.) [ غدر ] haksızlık, zulüm.

gaffâr (A.) [ غفار ] bağışlayıcı Tanrı.

gâfil (A.) [ غافل ] habersiz.

gaflet (A.) [ غفلت ] habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık.

gafleten (A.) [ غفلة ] dalgınlıkla.

gafûr (A.) [ غفور ] bağışlayıcı.

gâh (F.) [ 1 [ گاه .kâh. 2.yer ve zaman bildiren kelimeler türetir.

gâhî (F.) [ گاهی ] kimi zaman, bazen, arasıra.

gâhvâre (F.) [ گاهواره ] beşik.

gâib (A.) [ غائب ] bulunmayan, ortada görünmeyen, kayıp.

gâile (A.) [ 1 [ غائله .uğraşı, telaş, meşakkat. 2.savaş.

gâita (A.) [ غائطه ] dışkı.

galat (A.) [ غلط ] yanlış.

galebe (A.) [ 1 [ غلبه .baskın çıkma, ağır basma. 2.kalabalık.

galeyân (A.) [ غليان ] kaynama.

gâlib (A.) [ 1 [ غالب .ağır basan. 2.galip.

140

gâliba (A.) [ غالبا ] sanırım, belki.

gâlibiyyet (A.) [ غالبيت ] zafer, ağır basma, yenme.

galîz (A.) [ غليظ ] koyu, yoğun, kaba.

galle (A.) [ غله ] tahıl.

gam (A.) [ غم ] keder, üzüntü.

gâm (F.) [ 1 [ گام .adım. 2.ayak.

gâmız (A.) [ غامض ] çapraşık, güç anlaşılır.

gammâz (A.) [ غماز ] ispiyoncu.

gamnâk (A.-F.) [ غمناک ] kederli, üzgün.

gamze (A.) [ 1 غمزه .yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış.

ganâim (A.) [ غنائم ] ganimetler.

ganem (A.) [ غنم ] koyun.

ganî (A.) [ غنی ] zengin.

ganîmet (A.) [ 1 [ غنيمت .savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz

kazanç.

gâr (A.) [ غار ] mağara.

garâbet (A.) [ غرابت ] gariplik.

garâib (A.) [ غرائب ] gariplikler.

garâm (A.) [ غرام ] tutku, aşk.

garaz (A.) [ غرض ] maksat.

garazâlûd (A.-F.) [ غرض آلود ] maksatlı.

garazkâr (A.-F.) [ غرضکار ] garazlı, maksatlı.

garb (A.) [ 1 [ غرب .batı. 2.Batı dünyası.

141

garben (A.) [ غربا ] batıdan.

garbî (A.) [ غربی ] garbî batı, batı ile ilgili.

garbiyyûn (A.) [ غربيون ] batılılar, Avrupalılar.

gâret (A.) [ غارت ] yağma.

gâretger (A.-F.) [ غارتگر ] yağmacı.

garîb (A.) [ 1 [ غریب .gurbette yaşayan. 2.yabancı. 3.kimsesiz. 4.tuhaf.

garibü’d-diyâr (A.) [ غریب الدیار ] gurbette.

garîk (A.) [ غریق ] boğulmuş.

garîze (A.) [ غریزه ] içgüdü.

garizî (A.) [ غریزی ] içgüdüsel.

gark (A.) [ 1 [ غرق .boğulma, suda boğulma. 2.batırma.

garrâ (A.) [ غرا ] parlak.

gars (A.) [ غرس ] ağaç dikme.

gasb (A.) [ غصب ] el koyma, zorla elinden alma.

gaseyan (A.) [ 1 [ غصيان .kusma. 2.kusmuk.

gâsıb (A.) [ غصيب ] gasp edici.

gasl (A.) [ غسل ] ölü yıkama.

gassâl (A.) [ غسال ] ölü yıkayıcı.

gâşiye (A.) [ 1 [ غاشيه .perde, örtü. 2.zar.

gaşy (A.) [ غشی ] bayılma, kendinden geçme.

gâv (F.) [ 1 [ گاو .inek. 2.öküz.

gavgâ (F.) [ 1 [ غوغا .kavga. 2.savaş.

gavvâs (A.) [ غواص ] dalgıç.

142

gâyât (A.) [ غایات ] gayeler.

gayb (A.) [ 1 [ غایب .gözle görülmeyen, gizli. 2.kayıp.

gaybûbet (A.) [ غيبوبت ] bulunmama, yokluk.

gâye (A.) [ غایه ] amaç.

gâyet (A.) [ 1 [ غایت .son. 2.çok. 3.son derece.

gayr -i mahsûs [ غير محسوس ] hissedilmeyecek şekilde.

gayr (A.) [ 1 [ غير .başka. 2.yabancı. 2.olmayan, değil.

gayr -i idrakî [ غير ادراکی ] idrak dışı.

gayr -i ihtiyarî [ غير اختياری ] elinde olmadan.

gayr -i kâbil [ غير قابل ] mümkün olmayan, imkansız.

gayr -i kâbil-i fehm [ غير قابل فهم ] anlaşılmaz.

gayr -i kâbil-i izâle [ غير قابل ازاله ] yok edilemez, giderilemez.

gayr -i kâbil-i mukavemet [ غير قابل مقاومت ] karşı konulmaz.

gayr -i kâbil-i tebdil [ غير قابل تبدیل ] değiştirilmez.

gayr -i kâbil-i tefrik [ غير قابل تفریق ] ayırdedilmez.

gayr -i kâbil-i telif [ غير قابل تأليف ] birleştirilemez, uzlaştırılamaz.

gayr -i mahdûd [ غير محدود ] sınırsız.

gayr -i mer’î [ غير مرئی ] görülmez.

gayr -i meşrû [ غير مشروع ] yasal olmayan.

gayr -i muayyen [ غير معين ] belirsiz.

gayr -i muhtemel [ غير محتمل ] ihtimal verilmeyen.

gayr -i muntazam [ غير منتظم ] düzgün olmayan, düzenli olmayan, düzensiz.

gayr -i müslim [ غير مسلم ] müslüman olmayan.

143

gayrendîş (A.-F.) [ غير اندیش ] başkalarını düşünen.

gayret (A.) [ 1 [ غيرت .çaba. 2.kıskançlık.

gayretkeş (A.-F.) [ 1 [ غيرتکش .gayretli. 2.kıskanç.

gayretmend (A.-F.) [ غيرتمند ] gayretli.

gayriyyet (A.) [ غيریت ] gayrılık.

gayyâ (A.) [ غيا ] cehennemdeki kuyulardan birinin adı.

gayz (A.) [ غيظ ] öfke.

gazâ (A.) [ غزا ] savaş.

gazab (A.) [ غضب ] hiddet, kızgınlık.

gazâl (A.) [ غزال ] ceylan.

gazanfer (A.) [ غضنفر ] arslan.

gazavât (A.) [ غزوات ] savaşlar, harpler.

gazel (A.) [ غزل ] lirik şiir.

gazelhân (A.-F.) [ غزل خوان ] gazel okuyan.

gazeliyyât (A.) [ غزليات ] gazeller.

gazelserâ (A.-F.) [ غزل سرا ] gazel şairi.

gazî (A.) [ غازی ] savaşmış, gaza yapmış.

gazve (A.) [ غزوه ] savaş, din savaşı.

gebr (F.) [ گبر ] ateşperest, ateşe tapan.

gedâ (F.) [ 1 [ گدا .dilenci. 2.yoksul.

geh (F.) [ گه ] kimi zaman, bazı.

gehvâre (F.) [ گهواره ] beşik.

gele (F.) [ گله ] sürü.

144

gelû (F.) [ گلو ] boğaz.

genc (F.) [ گنج ] hazine.

gencîne (F.) [ گنجينه ] hazine.

gendîde (F.) [ گندیده ] kokuşmuş, kötü kokmuş.

gendûmgûn (F.) [ گندمگون ] buğday rengi.

gendüm (F.) [ گندم ] buğday.

ger (F.) [ گر ] eğer.

gerçi (F.) [ گرچه ] her ne kadar, ise de, gerçi.

gerd (F.) [ گرد ] toz.

gerdâlûd (F.) [ گرد آلود ] tozlu.

gerdân (F.) [ گردان ] dönen.

gerden (F.) [ گردن ] boyun.

gerdenbend (F.) [ گردن بند ] kolye, gerdanlık.

gerdenferâz (F.) [ گردن فراز ] mağrur.

gerdenkeş (F.) [ گردن کش ] başkaldıran, asi, dikbaşlı.

gerdiş (F.) [ گردش ] dönüş.

gerdûn (F.) [ 1 [ گردون .felek. 2.dünya.

gerdûne (F.) [ گردونه ] at arabası.

germ (F.) [ گرم ] sıcak.

germâ (F.) [ 1 [ گرما .sıcak. 2.sıcaklık.

germâbe (F.) [ 1 [ گرمابه .hamam. 2.kaplıca.

germî (F.) [ گرمی ] sıcaklık.

geşt (F.) [ گشت ] dolaşma, gezinti.

145

geştügüzâr (F.) [ گشت و گزار ] dolaşma, gezinti, gezip tozma.

gevher (F.) [ 1 [ گوهر .elmas. 2.mücevher. 3.öz.

gevherî (F.) [ گوهری ] mücevherci.

gevz (F.) [ گوز ] ceviz.

gezend (F.) [ 1 [ گزند .zarar. 2.bela.

gıbta (A.) [ غبطه ] imrenme.

gıdâ (A.) [ غدا ] besin, gıda.

gılâf (A.) [ غلاف ] kın, kılıf.

gıllügış (A.) [ غل و غش ] kin.

gılmân (A.) [ 1 [ غلمان .köle. 2.genç, yeni yetme.

gılzet (A.) [ 1 [ غلظت .yoğunluk. 2.kabalık. 3.kalınlık.

gınâ (A.) [ 1 [ غنا .zenginlik. 2.bıkkınlık.

gırbâl (A.) [ غربال ] elek, kalbur.

gırîv (F.) [ گریو ] haykırış, çığlık.

gışâ (A.) [ 1 [ غشا .örtü. 2.perde. 3.zar.

gışş (A.) [ غش ] hile, kötülük.

gıyâb (A.) [ غياب ] bulunmama, yokluk.

gıyâben (A.) [ غيابا ] yokluğunda, yokken, ardından.

gıyâs (A.) [ غياث ] yardım.

gıybet (A.) [ 1 [ غيبت .çekiştirme. 2.bulunmama, yokluk.

gil (F.) [ 1 [ گل .çamur, balçık. 2.kil.

gile (F.) [ گله ] sızlanma, yanıp yakılma.

gilemend (F.) [ گله مند ] şikayetçi, sızlanan.

146

girâmî (F.) [ گرامی ] değerli, kıymetli, saygın, sayın.

girân (F.) [ 1 [ گران .ağır. 2.pahalı. 3.kokuşmuş. 4.katı.

giranbehâ (F.) [ گران بها ] değerli, kıymetli.

girankadr (F.-A.) [ گران قدر ] kıymetli.

girankıymet (F.-A.) [ گران قيمت ] kıymetli, değerli, pahalı.

girânmâye (F.) [ گران مایه ] değerli.

girânser (F.) [ گران سر ] mağrur, kendini beğenmiş, kasıntı.

gird (F.) [ گرد ] yuvarlak.

girdâb (F.) [ گرداب ] anafor, girdap.

girdâgird (F.) [ گرداگرد ] çepeçevre, fırdolayı.

girdbâd (F.) [ گردباد ] kasırga.

girdû (F.) [ گردو ] ceviz.

girîbân (F.) [ گریبان ] yaka.

girift (F.) [ گرفت ] karmaşık, çapraşık.

giriftâr (F.) [ گرفتار ] yakalanmış, tutulmuş, müptela.

girih (F.) [ گره ] düğüm.

girihgîr (F.) [ گره گير ] dolaşık.

girihgüşâ (F.) [ 1 [ گره گشا .düğüm çözen. 2.sorunları halleden.

girîve (F.) [ 1 [ گریوه .çıkmaz, sorun. 2.geçit.

gîrûdâr (F.) [ گيرودار ] kargaşa, kavga.

giryân (F.) [ گریان ] ağlayan.

giryân etmek ağlatmak.

giryân olmak ağlamak.

147

girye (F.) [ گریه ] ağlama, ağlayış.

giryeengîz (F.) [ گریه انگيز ] ağlatıcı.

giryenâk (F.) [ گریه ناک ] ağlamaklı, ağlayan.

gîsû (F.) [ گيسو ] saç.

gîsûbend (F.) [ گيسوبند ] saç bağı.

gîtî (F.) [ گيتی ] dünya.

giyâh (F.) [ گياه ] bitki.

gonca (F.) [ غنجه ] açmamış tomurcuk, gonca.

goncaruhsâr (F.) [ غنجه رخسار ] yanağı goncaya benzeyen.

gonce (F.) [ غنجه ] gonca.

goncedehân (F.) [ غنجه دهان ] küçük ağızlı, gonca ağızlı.

gubâr (A.) [ غبار ] toz.

gubârâlûd (A.-F.) [ غبار آلود ] tozlu.

gudde (A.) [ غده ] bez, salgı bezi.

guded (A.) [ غدد ] salgı bezleri.

gufrân (A.) [ غفران ] bağışlama.

gûgerd (F.) [ گوگرد ] kükürt.

gûk (F.) [ غوک ] kurbağa.

gûl (A.) [ گول ] gulyabani.

gulâm (A.) [ 1 [ غلام .köle. 2.genç.

gulât (A.) [ غلات ] dinde aşırıya kaçanlar.

gulgule (F.) [ غلغله ] kaynaşma.

gumûm (A.) [ غموم ] gamlar, kederler.

148

gûnâgûn (F.) [ گوناگون ] rengarenk.

gûne (F.) [ گونه ] biçim, tarz.

gunûde (F.) [ 1 [غنوده .uyumuş. 2.ölü.

gûr (F.) [ 1 [ گور .mezar. 2.yaban eşeği.

gurâb (A.) [ غراب ] karga.

gurbet (A.) [ 1 [ غربت .gariplik. 2.yabancı diyar.

gurbetzede (A.-F.) [ غربت زده ] gurbet elde yaşayan.

gurebâ (A.) [ غربا ] garipler.

gûristân (F.) [ گورستان ] mezarlık.

gûrken (F.) [ گورکن ] mezarcı.

gurrân (F.) [ 1 [ غران .kükreyen. 2.gürleyen.

gurre (A.) [ 1 [ غره .arap aylarının ilk günü. 2.akıtma.

gurûb (A.) [ غروب ] batış.

gurûr (A.) [ 1 [ غرور .mağrurluk. 2.aldanış.

gûsâle (F.) [ گوساله ] buzağı.

gûsâle (F.) [ گوساله ] dana.

gûsfend (F.) [ گوسفند ] koyun.

gusl (A.) [ غسل ] yıkanma.

gusn (A.) [ غصن ] dal.

gussa (A.) [ غصه ] üzüntü, keder.

gûş (F.) [ گوش ] kulak.

gûşe (F.) [ گوشه ] köşe.

gûşenişîn (F.) [ گوشه نشين ] köşesine çekilen, inziva hayatı süren.

149

gûşt (F.) [ گوشت ] et.

gûşvâre (F.) [ گوشواره ] küpe.

gûy (F.) [ گوی ] çevgen topu, polo topu.

gûyâ (F.) [ گویا ] sözümona.

güdâhte (F.) [ گداخته ] erimiş.

güftâr (F.) [ گفتار ] söz.

güfte (F.) [ 1 [ گفته .söz. 2.şarkı sözü.

güftügû (F.) [ گفت و گو ] dedikodu.

güher (F.) [ 1 [ گهر .elmas. 2.mücevher.

güherfurûş (F.) [ گهرفروش ] mücevheratçı.

gül (F.) [ 1 [ گل .çiçek. 2.gül.

gülâb (F.) [ گلاب ] gül suyu.

gülabdan (F.) [ گلابدان ] gülüptan.

gülbang (F.) [ گلبانگ ] ilahi.

gülbang -ı muhammedî [ گلبانگ محمدی ] ezan.

gülberg (F.) [ گلبرگ ] gül yaprağı.

gülbün (F.) [ 1 [ گلبن .gül ağacı. 2.güllük.

gülçehre (F.) [ گل چهره ] gül yüzlü.

gülçin (F.) [ گلچين ] gül deren.

güldan (F.) [ گلدان ] vazo.

güldeste (F.) [ گلدسته ] çiçek demeti.

gülendâm (F.) [ گل اندام ] gül boylu.

gülfâm (F.) [ گلفام ] gül renkli.

150

gülgonce (F.) [ گل غنجه ] gül goncası.

gülgûn (F.) [ 1 [ گلگون .gül renkli. 2.pembe.

gülistân (F.) [ گلستان ] gül bahçesi, güllük.

gülizar (F.-A.) [ گلعذار ] gül yanaklı, pembe yanaklı.

güllaç (F.) [ گلاج ] güllaç.

gülmih (F.) [ گل ميخ ] kabara.

gülnâr (F.) [ گلنار ] nar çiçeği.

gülnihal (F.) [ گل نهال ] gül fidanı.

gülreng (F.) [ گل رنگ ] gül rengi, pembe.

gülriz (F.) [ گلریز ] gül saçan.

gülrû (F.) [ گل رو ] gül yüzlü.

gülruh (F.) [ گل رخ ] gül yüzlü.

gülşen (F.) [ گلشن ] gül bahçesi.

gülten (F.) [ گل تن ] gül vücutlu.

gülüptan (F.) [ گلابدان ] gülsuyu kabı.

gülzâr (F.) [ گلزار ] güllük, gül bahçesi.

gümân (F.) [ گمان ] zan, sanı.

gümnâm (F.) [ گمنام ] adı unutulmuş.

gümrâh (F.) [ گمراه ] yoldan çıkmış.

günah (F.) [ 1 [ گناه .suç, kabahat. 2.dinî suç.

günahkâr (F.) [ گناهکار ] günah sahibi, suçlu.

günbed (F.) [ گنبد ] kümbet.

güncişk (F.) [ گنجشک ] serçe.

151

güneh (F.) [ گنه ] günah.

gürbe (F.) [ گربه ] kedi.

gürbüz (F.) [ 1 [ گربز .yiğit. 2.kahraman.

gürg (F.) [ گرگ ] kurt.

güriz (F.) [ گریز ] kaçış.

gürîzân (F.) [ گریزان ] kaçan.

gürûh (F.) [ گروه ] topluluk, zümre, bölük.

güstâh (F.) [ 1 [ گستاخ .küstah. 2.cesur.

güşâderû (F.) [ گشاده رو ] güleç, güleryüzlü.

güşâyiş (F.) [ گشایش ] açılış.

güvâh (F.) [ گواه ] tanık, şahıt.

güzâf (F.) [ گزاف ] saçma sapan, ipe sapa gelmez, boş, beyhude.

güzergâh (F.) [ گذرگاه ] geçit.

güzeşt (F.) [ 1 [ گذشت .geçiş. 2.hoşgörü.

güzîde (F.) [ گزیده ] seçkin.

güzin (F.) [ 1 [ گزین .seçen. 2.seçilmiş.

güzîr (F.) [ 1 [ گزیر .çare. 2.derman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder